GüncelMakaleler

ÇEVİRİ | Gazze’deki Filistinlilerin Gidebileceği Bir Yer Yok

Netanyahu 11 Şubat’ta NBC haber kanalına verdiği demeçte İsrail’in “sivil halk için güvenli geçiş” sağlayacağını ve bir “ felaket” yaşanmayacağını söyledi. Netanyahu’nun 28,000’den fazla Filistinli öldürüldükten ve Gazze’deki 2.3 milyon Filistinlinin iki milyonu yerinden edildikten sonra “felaket” olmayacağını söylemesi şaşırtıcıdır!

Vijay Prashad*

9 Şubat 2024’te İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ordusunun Gazze’de İsrailliler tarafından işgal edilmemiş son şehir olan Refah’a ilerleyeceğini söyledi. Gazze’de yaşayan 2,3 milyon Filistinlinin çoğu, 13 Ekim 2023’te İsrailliler tarafından kuzeyin terk edilmesi gerektiği ve güneyin “güvenli bölge” olacağı söylendikten sonra Mısır ile olan güney sınırına kaçmıştı. Kuzeyden, özellikle de Gazze Şehri’nden gelen Filistinliler güneye doğru yürüyüşe geçtiklerinde -çoğu zaman yaya olarak- İsrail güçlerinin saldırısına uğradılar ve onlara hiçbir güvenli geçiş izni vermediler. İsrailliler dar şeridi ikiye bölen Wadi Gaze’nın güneyindeki her yerin güvenli olacağını söylediler ancak Filistinliler Deyr-al-Balah, Han Yunus ve Refah’a doğru ilerledikçe İsrail jetlerinin kendilerini takip ettiğini ve İsrail askerlerinin peşlerinden geldiğini gördüler. Şimdi Netanyahu, Hamas’la mücadele etmek için güçlerinin Refah’a gireceğini söyledi. Netanyahu 11 Şubat’ta NBC haber kanalına verdiği demeçte İsrail’in “sivil halk için güvenli geçiş” sağlayacağını ve bir “ felaket” yaşanmayacağını söyledi.

FELAKET

“Felaket kelimesinin kullanılması önemlidir. Bu, 1948’den beri Filistin nüfusunun yarısının o yıl evlerinden zorla çıkarılmasını tanımlamak için kullanılan “nakba” kelimesinin kabul gören İngilizce çevirisidir. Netanyahu’nun bu terimi kullanması, İsrail hükümetinin üst düzey yetkililerinin daha önce “Gazze Nakba’sı” ya da “İkinci Nakba”dan bahsetmelerinin ardından geldi. Bu ifadeler, Güney Afrika’nın 29 Aralık 2023 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) yaptığı ve “İsrailli devlet yetkilileri tarafından Filistin halkına yönelik soykırım niyetinin ifadelerinin” bir parçası olduğunu iddia ettiği başvurunun bir parçasını oluşturdu. Bir ay sonra UAD, İsrailli yetkililerin sözlerinin altını çizerek Gazze’de soykırım yapıldığına dair “makul” kanıtlar olduğunu söyledi. Bir yetkili, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, “Tüm kısıtlamaları kaldırdım” dedi (hem Güney Afrika şikayetinde hem de UAD’nin kararında alıntılanmıştır).

Netanyahu’nun 28,000’den fazla Filistinli öldürüldükten ve Gazze’deki 2.3 milyon Filistinlinin iki milyonu yerinden edildikten sonra “felaket” olmayacağını söylemesi şaşırtıcıdır. UAD’nin kararından bu yana İsrail ordusu yaklaşık 2,000 Filistinliyi öldürmüştür. İsrail ordusu, nüfus yoğunluğu kilometrekare başına 22.000 kişiye ulaşan Refah kentine saldırmaya başladı bile. İsrail’in Refah kentine gireceğini açıklamasına karşılık olarak, Gazze’nin güney kesiminde faaliyet gösteren az sayıdaki gruptan biri olan Norveç Mülteci Konseyi (NRC) böyle bir işgalin “insani müdahaleyi çökertebileceğini” söyledi. NRC Refah’ta 27,400 sivilin barındığı dokuz sığınakta yaptığı incelemede, sığınak sakinlerinin içme suyunun olmadığını tespit etti. Barınaklar yüzde 150 kapasiteyle çalıştığı için yüzlerce Filistinli sokakta yaşamaktadır. NRC’nin incelediği bölgelerin her birinde Filistinli mültecilerin hepatit A, gastroenterit, ishal, çiçek, bit ve grip gibi hastalıkların pençesinde olduğunu tespit etti. NRC’nin ve UNRWA’nın finansmanını kaybettiği ve İsraillilerin saldırısı altında olan Birleşmiş Milletler’in bu insani müdahalesinin çökmesi nedeniyle durum daha da kötüleşecektir.

GÜVENLİ GEÇİŞ

Netanyahu hükümetinin Filistinlilere “güvenli geçiş” sağlayacağını söyledi. Bu sözler Filistinlilere İsrail bombardımanında ölmemek için güneye gitmeye devam etmelerinin söylendiği Ekim ayının ortalarından beri duyuluyor. Netanyahu’nun söylediği hiçbir şeye kimse inanmıyor. Filistinli bir sağlık çalışanı olan Saleem bana Gazze içinde güvenli bir yer hayal edemediğini söyledi. Han Yunus’tan Refah’ın El Zohur mahallesine ailesiyle birlikte yürüyerek gelmiş ve İsrail silahlarının menzilinden çıkmak için çaresiz kalmış. “Şimdi nereye gideceğiz?” diye soruyor bana. “Mısır’a giremiyoruz. Sınır kapalı. Yani güneye gidemeyiz. İsrail’e de giremeyiz, çünkü bu imkânsız. Kuzeye, Han Yunus’a ve Gazze Şehri’ne mi döneceğiz?”

Saleem el-Zohour’a vardığında İsraillilerin Dr. Omar Mohammed Harb’ın evini hedef aldığını ve aralarında beş çocuğun da bulunduğu 22 Filistinliyi öldürdüğünü hatırlıyor. Ev dümdüz edilmişti. Dr. Omar Mohammed Harb’ın adı aklımdan çıkmadı çünkü iki yıl önce kızı Abeer’in İsmail Abdel-Hameed Dweik ile evleneceğini hatırladım. İsrail’in Shouhada mülteci kampına düzenlediği bir hava saldırısında İsmail ölmüştü. Abeer de kuzeyden kaçanlar için bir sığınak olan babasının evine yapılan saldırıda öldürüldü. Saleem Refah’ın o bölgesine taşındı. Şimdi huzursuz. “Nereye gideceğim?” diye soruyor.

KONUT KIYIMI

29 Ocak 2024 tarihinde, BM’nin yeterli barınma hakkı özel raportörü Dr. Balakrishnan Rajagopal New York Times’da “Domicide: Evlerin Toplu Yıkımı İnsanlığa Karşı Suç Olmalıdır” başlıklı güçlü bir makale kaleme aldı. Rajagopal’ın makalesine, İsrail bombardımanında Jabalia’daki (kuzey Gazze) evi yıkılan Yaqeen Baker’in fotoğraflı bir makalesi eşlik ediyordu. “Baker, “Gazze’de evlerin yıkılması sıradan bir hal aldı ve ‘Önemli olan güvende olman, geri kalan her şey yerine konabilir’ düşüncesi de öyle” diye yazdı. Bu, Gazze’de hala hayatta olanlar arasında paylaşılan bir değerlendirme. Ancak Dr. Rajagopal’ın da dediği gibi, Gazze’deki konut yıkımının boyutları hafife alınmamalıdır. Bu bir tür “konut katliamı”, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.

Dr. Rajagopal, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısının “İkinci Dünya Savaşı sırasında Dresden ve Rotterdam’da gördüklerimizden çok daha kötü olduğunu, her şehirde yaklaşık 25.000 evin yok edildiğini” yazıyor. Gazze’de 70.000’den fazla konutun tamamen yıkıldığını ve 290.000’inin de kısmen hasar gördüğünü söylüyor. İsrail ateşinin sürdüğü bu üç ay içinde, “Gazze’deki yapıların yüzde 60 ila 70’inin ve Gazze’nin kuzeyindeki yapıların yüzde 84’ünün hasar gördüğünü ya da yıkıldığını” belirtiyor. Bu ev katliamı nedeniyle Refah’taki Filistinlilerin kuzeye gittiklerinde gidebilecekleri bir yer yok. Evleri yıkılmış durumda. “Dr. Rajagopal, “Gazze’nin bir mekan olarak bu şekilde ezilmesi, pek çok Filistinlinin geçmişini, bugününü ve geleceğini siliyor” diyor. Dr. Rajagopal’ın bu açıklaması Gazze’de yaşanmakta olan soykırımın bir itirafıdır.

Saleem ile konuşurken İsrail’in ilerleyişinin sesi uzaktan duyuluyor. “Bir daha ne zaman konuşabileceğimizi bilmiyorum,” diyor. “Nerede olacağımı bilmiyorum.”

* Hindistanlı tarihçi ve yorumcu Vijay Prashad’ın bu makalesi People’s Democracy web sitesinde yayımlanmıştır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu