Kültür&Sanat

VEYSEL UYAR; “Devrimciler teslim olmaz!” (Röportaj)

5 Aralık 1981’de Ovacık Hülükuşağı’nda Erdoğan Tekin’le birlikte TC ordusuyla girdiği çatışmada şehit düşen Veysel Uyar’ı aynı dönemde Dersim’de faaliyet yürüten bir yoldaşından dinledik.

 

– Bize Veysel Uyar’ı anlatır mısınız? Devrimci düşüncelerle ne zaman tanıştı?

– Köylü kökenli yoksul bir ailenin çocuğudur. Küçük yaşlardan itibaren tarlada çalışan, köy işlerinde çalışan, ailesine yardım etmede atak olan biridir. Lise yıllarında devrimci düşüncelerle tanıştı. Anlattığım yıllar 76-77 yılları. Özellikle Partizanlarla tanıştıktan sonra hızlı bir şekilde gelişim gösterdi. Kendisini giderek Partizan içinde hisseden, çok genç yaşta faaliyete atılan bir yoldaştır. Veysel Uyar, kendini ciddi anlamda geliştirmiştir. Ovacık’ta kalmayarak özellikle Pülümür-Erzincan bölgesinde uzun bir süre faaliyet yürütmüştür.  O süre içinde Mao’ya karşı yürütülen uluslararası akıma karşıda mücadele yürüten yoldaşlardan bir tanesiydi. II. Konferansta Enver hocacı anlayışa karşı alınan tavırda bu yoldaşın önemli bir katkısı vardır. Ataklığından kaynaklı, partinin savaşçı, mücadeleci çizgisine katkı sunabileceği düşünülerek DABK’a atanmıştır. Süleyman Cihan’ın katledilmesinden hemen sonra Erzincan-Pülümür arasından Kars’a kadar uzanan bu faaliyet bölgesinden Dersim’e çekildi. 2. MK’nın gerilla mücadelesini başlatma eğilimi vardı. Veysel yoldaşın savaş bölgesinde konumlanmasında bunu büyük etkisi vardı. Özellikle yeni, genç yoldaşlarla ilgilenmede, onları devrimci kültürle şekillendirmede çok duyarlıydı. Mesela, köylerden kendisine bir gömlek verildiyse onu kendisi giymeyip yoldaşına verirdi. Devrimci kültürün ne olduğunu pratik yaşamı ile gösterirdi. O süreçte saflarda 12 Eylül cuntasının yarattığı tahribata karşı duran yoldaşlardan biriydi. Dersim’de gerillayı yeniden ayağa kaldıran, partinin direnişçi çizgisini yeniden yeşerten bir Partizandı. Onun son nefesine kadar çatışarak şehit düşmesi özellikle parti saflarında “TİKKO budur” söylemleriyle karşılandı.  Veysel Uyar’ın çatışması; psikolojik olarak, yılgınlık havasının dağıtılmasında önemli olmuştur. Konferansın hemen sonrasında kısa sürede gerilla grupları oluşturulmuştu. Şehit düşmeden önce faaliyet alanı Hozat, Ovacık ve Erzincan tarafıydı.

 

 

– Nasıl şehit düştü? Çatışmayı hatırlıyor musunuz? Ona neden “Kokum” denilmektedir?

-Hülükuşağı’na, Erdoğan Tekin’le birlikte gidiyorlar. Süleyman Cihan’ın katledilmesinden hemen sonradır. Çıkarılan parti imzalı bildiriyi dağıtmak için köylere gidiyorlar. Evde kaldıktan sonra sabaha doğru köyün kuşatıldığını görüyorlar. Subay, “teslim olun” diyerek içeri giriyor. Veysel Uyar, ev halkını evin bir köşesine alıyor. Subay, girer girmez oldukça sakin bir şekilde bekleyen Veysel Uyar, silahını çektiği gibi; “bizim tarihimizde teslim olma diye bir şey yok, devrimciler teslim olmaz” diyor ve ateşliyor. Subay boylu boyunca uzanıyor. Çatışma başlıyor, çatışarak dışarı çıkıyorlar, merdivenlerden aşağı iniyorlar hatta köyün ortasına kadar geliyorlar. Askerler başlıyor kaçmaya. Bu esnada yan tarafta mevzilenmiş bir grubun kurşun yağmuru altında kalıyorlar. Bu esnada silahı parçalanıyor. Şehit düşerken kurşun yağmuru altında özellikle parti, ordu sloganını atması dönem açısından çok önemliydi.

Onun bu tavrı partide ve kitlede büyük bir heyecan yaratmıştır. Direniş çizgisine daha güçlü sarılmasına katkı sunmuştur. “Kokum” denilmesinin nedeni de yoldaşın çok küçük yaşlardan beri ailesinin yoksulluğundan dolayı çalışmak zorunda kalması, avurtlarının çökmesi gibi yaşlı görünümüdür. Cenazesine yapının layıkı ile sahip çıktığı yoldaşlardandır.

Her gittiği köyde, köylülerin sempatisini kazanan bir yoldaştı. Dersim’in bazı köylerine gidildiğinde Kokum denildiğinde halen ağlamaklı olan insanların olduğunu biliyoruz. Geçmiş konuşulduğu zaman o aileler “Kokum yoldaş böyleydi” deyip adını mutlaka anarlar. Alçakgönüllü, konuştuğu zaman çevresindekilere sözünü rahatlıkla dinletebilen bir yoldaştı. Tartışmalarda sakin, ağır başlı bir partizandı. Bir konu konuşulurken çok sakin bir şekilde tartışırdı. Kitlelerin birbiriyle yaşadığı sorunların çözümünde çok adil bir yoldaştır. Bu yanıyla da önemli bir gelenek bırakmıştır. Bugün biz Dersim’de onun ardılları olarak mücadelemizi sürdürüyorsak bunda Veysel yoldaşın çok önemli payı olduğunu düşünüyorum.

 

 

Erdoğan Tekin: Ovacık’ın Perdi köyünde 1962 yılında dünyaya gelen Erdoğan Tekin, daha genç yaşlarda Partizanlara sempati duymaya başlar. Ailesinin ekonomik nedenlerden dolayı İstanbul’a göç etmesine rağmen o, Partizanlara katılmak için ailesiyle gitmez. Dersim’deki gerilla birimlerinin birinde yer alır. Erdoğan Tekin, gelişmeye açık, cesur kişiliğiyle çevresinde öne çıkmıştır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu