Güncel

Umut onu yaşatanların, büyütenlerindir

Tarihler 20 Ekim ’97’yi gösterdiğinde Amasya Taşova, bir Partizanın sloganlarıyla yankılanıyordu. Sınıf düşmanına silahı ve sloganlarıyla direnen Özgür Kemal Karabulut’tu. Özgür, Partizanların ’95 sonrası Karadeniz’deki ilk şehidiydi. Ama Karadeniz’in toprağına, suyuna karışan yoldaşın, yıldızlarla kucaklaşmasını önemli kılan elbette başka nedenler vardı.

Özgür Kemal bir örnek, bir simgeydi. Proletarya Partisi’nin içinden geçtiği süreç açısından önemli bir örnekti.

’94 darbeci tasfiyeciliğinin Proletarya Partisi’nde büyük yaralar açtığı, ciddi bir parçalanmanın ve beraberinde karamsarlığın ortaya çıktığı bir süreçti söz konusu olan. İdeolojik, politik düzlemde yoğun bir kafa karışıklığının olduğu bir kriz durumu yaşanıyordu.

Bu durum elbette birçok faaliyetçinin, militanın mücadeleden kopmasını, örgütlü yaşamdan uzaklaşmasını beraberinde getiriyordu.

Elbette tabanımızın yaşanan darbe sürecinden olumsuz etkilendiğini söylemeye bile gerek yok. Bununla birlikte düşmanın yoğun operasyonlarıyla birikimli, deneyimli çok sayıda kadro tutuklandı. Özgür yoldaşın yarattığı değerler ve duruşu tam da böyle bir tablo içinde anlaşılabilir.

Kuşkusuz dile getirmek gerekir ki; her dönemin kendine özgü yanları, öne çıkan gündemleri ve görevleri vardır. Bu koşullarda mücadele eden Partizanların somut görevleri de buradan hareketle ortaya çıkıyordu. Ya mevcut koşullara, olumsuz tabloya ve rüzgâra kapılacak ve sınıf mücadelesinin dışında kalacak ya da tersini yapacaklardı.

Akıntıya karşı yüzmek, rüzgâra inat yürümek için, soruna doğru yerden bakmak gerekiyordu. İşte Özgür’ün, Mehmet Demirdağ’ın, süreci ören ve geleneğimizi bugüne taşıyan yoldaşların yaptığı da buydu.

Örgütü yeniden toparlamak, ayakları üzerine dikmek, merkezi yapıyı bir an önce tesisi etmek ve sınıf mücadelesinin sorunlarına yoğunlaşmak elzem olandı. Karamsarlık yerine umudu, yılgınlık yerine inancı, azim ve cüreti yaymak, yaygınlaştırmak acil görevdi. Anın yoldaşlara yüklediği yakıcı görev buydu. Bu sorumluluk o gün onların omuzlarındaydı.

Özgür yoldaş, kolektifin bu hedefleri doğrultusunda tüm yeteneklerini, enerjisini mücadeleye, işçi ve emekçilerin kurtuluş davasına adamıştı. O, süreci tersine çevirecek, suyun yönünü değiştirecek, ona yön verecek olanın parti olduğuna, bunun da ancak onun parçası olan her militanın, faaliyetçinin çabasıyla gerçekleşebileceğine inanıyordu. Özne, mücadelenin her alanında emek harcayan, koşturan, sürecin politik ve siyasi ihtiyaçları ekseninde kafa yoranlardı.

Özgür yoldaşı yalnızca dönem için değil bugün de bizim için örnek kılan budur. Özgür yoldaş, “boşlukları ben doldurmalıyım!”, “örgüt benimle güçlenecek” anlayışının ete kemiğe bürünmüş halidir. Kuşku yok ki umut olma, sürecin öznesi olma, müdahale etme-değiştirme, değişme her dönemin canlı, güncel somut tartışmalarıdır. Ve her dönem içinde onu değiştirecek güçleri barındırır. Çünkü ezilenlerin kurtuluş mücadelesi böyle ilerler.

Devrimin “hamalları” asla yok olmaz. Direniş ışığı daima kendine ev sahibi bulur. Umut, onu yaşatanların, büyütenlerindir. 40. direniş ve mücadele yılımızda umudu yoldaşlarımızdan edindiğimiz tecrübelerle büyüteceğiz! (Bir yoldaşı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu