Güncel

(Foto Galeri) Cumartesi Anneleri 730. hafta | Hasan Ocak’ı unutmayacağız!

Cumartesi Anneleri 730. hafta eyleminde, 24 yıl önce bir Newroz günü gözaltında kaybedilen ve daha sonra işkence edilmiş bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak için adalet istendi

İstanbul: 31 haftadır Galataray Meydanı’na çıkışına yasak konan Cumartesi Anneleri eylemi 730. Haftasında 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Hasan Ocak şahsında yapıldı.

İnsan Hakları Derneği’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta yapılan eylemde ilk olarak basın açıklaması okundu. Besna Tosun tarafından okunan basın açıklamasında ilk olarak devletin gözaltında kayıplara karşı takındığı tutuma dikkat çekilerek “Başvurduğumuz idari ve yargı makamları maddi gerçeği açığa çıkarma ve adaleti sağlamak yerine, kaybetme suçunun fail ve sorumlusu konumunda olan kamu görevlilerini korudular” denildi.

Devletin kayıp yakınlarını dinlemek ve onların taleplerini karşılamak yerine her seferinde kayıp yakınlarını yıldırmaya uğraştığını ifade eden Tosun, Galatasaray yasağını da bu politikanın sonucu olduğunu belirtti.

Tüm kayıplarımız için susmayacağız!

Bu hafta da Hasan Ocak için toplanıldığını söyleyen Tosun “730. haftamızda Emine Ocak’ın ” Hiçbir güç evladı için adalet arayan bir anneyi susturamaz. Oğlum için, tüm kayıplarımız için susmayacağım!” ısrarına eşlik etmek için buluştuk” diyerek Hasan Ocak’ın gözaltında kaybedilme sürecine dair bilgileri paylaştı. Hasan Ocak’ın kaybedilme süreci sonrası işlenen hukuk sürecinde sorumluların cezasızlıkla ödüllendirildiğini belirten Tosun, savcılık ve adalet makamlarını Hasan Ocak soruşturmasında maddi gerçeği açığa çıkarmaya, sorumlularını cezalandırmaya çağırarak basın açıklamasını sonlandırdı.

Besna Tosun’un ardından Ocak ailesinin avukatı Gülseren Yoleri konuştu. Yoleri Hasan Ocak dosyasının takipsizlik kararı ile karşı karşıya bırakıldığını belirterek, konuya dair itiraz ettiklerini söyledi. Yoleri toplanan deliller neticesinde dosyanın zamanaşımına uğramasının hukuka aykırı olduğunu söyleyerek, dosyanın tekrar savcılığa aide edildiğini söyledi. Yoleri savcılığın Hasan Ocak dosyasını soruşturmama davranışında da bulunduğunu belirtti.

Yoleri’nin ardından Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak konuştu.  Maside Ocak’ın konuşması şu şekildeydi;

Hasan’ın gülen yüzünü unutmayacağız!

“Sosyal medyada paylaşılan videoları görmüşsündür. Hasan’ın o gülen yüzünü ve Hasan’ın ‘En kısa sürede görüşmek üzere’ dediğini duymuşsunuzdur. 24 yıldır yürüttüğümüz hakikat ve adalet mücadelemizde her zaman dava dosyalarından söz ettik. Her zaman elimizdeki bilgi ve belgelere dayanarak konuştuk.  24 yıl önce Beykoz Adliyesi’nde tutulan raporun bir kısmını dün yayınladık. Orada Hasan’ın ayakkabı bağcıklarının olmadığı, vücudunun başka yerlerinde işkence izleri vardı. Adli Tıp Raporu’nda Hasan’ın her iki parmağında parmak izi alınırken mürekkep olduğu yazılıydı. Yine o dönemde Hasan için gözaltına alınmadı bizim için Hasan ocak aranan şahıs değildir.

Diyen iç işleri bakanı İstanbul valisi İstanbul Emniyet Müdürüydü ve bunlar ısrarla Hasan’ın aranan şahıs olmadığını söylediler bize ve yetkili makamlara. Oysa şimdi hasan aranan şahız değilken o dönemde İç İşleri bakanı ve devlet yetkilileri tarafından terörist ilan ediliyor. Hasan’la yan yana duranlar hakkında soruşturma başlatılıyor. Her şey bu kadar açık ve netken hakimlerin savcıların dönemin bakanlarının söyledikleri bu kadar netken 24 yıldır da hükümet neyi tespit etmiş de bu suçamaları getiriyor  bunun cevabını bilmek istiyoruz.

Hasan bizim evimizin gül yüzlü çocuğuydu bizim bir mezarımız var. 58 gün sonra bulduğumuz bir mezarımız var. Tırnaklarımızla kazıya kazıya bulduğumuz bir mzarıız var. O mezar sanki Hasan’ın mezarı değil gibi geliyor bize.  Çünkü biz ilk başladığımızda dedik ki son kaybımız bulunana kadar demiştik diğer kayıplarımızın bir mezar yeri olmadığından gerçek bir adalet sağlanmadığından yasımız bitmiyor.

Gerçek bir adalet sağlanmadığından yasımız bitmiyor. Yasımız bitmedikçe Galatasaray bizim için mezar yerimiz olmaya devam edecek. Galatasaray bizim için hasanla ve diğer kayıplarımızla buluşma mekanı olmaya devam edecek”

Hasan Ocak kimdir?

Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Ilasan Ocak İstanbul/Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde annesini arayarak, akşam için yemek hazırlamamasını kendisin balık getireceğini söyledi.

Hasan ne o akşam ne de sonrasında bir daha eve gelemedi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan ve kendisi de kayıp yakını olan bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin “Hasan Ocak getirildi.” diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyledi.

Ocak Ailesi savcılıklara başvurarak Hasan’ın akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu.

Bu girişimler sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in imzasını taşıyan resmi yazıda “Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, hiç gözaltına alınmadığı, suçlu olarak aranmadığı” belirtildi.

Resmi makamların tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda ailesi Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine “meçhul kişi” olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı. İşkenceyle ölümü resmi raporlara girmiş olan Hasan’ın cansız bedeni tüm resmi makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine “bizde yok” denildiği açığa çıktı.

Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak “Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar” dedi. Ayrıca Hacaloğlu, Devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini söyledi.

AİHM, Hasan Ocak’ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de Ocak Ailesi’nin iç hukuktaki tüm girişimleri bugüne kadar sonuçsuz kaldı.

Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın 1995/1075 soruşturma Numarasıyla takip ettiği dosyada, 17 Ekim 2016 tarihinde “zaman aşımı” nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

Ailenin ve İHD’nin avukatı Gülseren Yoleri, 29 Kasım 2016 tarihinde bu karara itiraz etti. İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği “toplanan delillere göre dava açılması gerekir” diyerek bu itirazın kabulüne karar verdi. Bu kararla zamanaşımı kararı kaldırılmış ve soruşturmanın devamına karar verilmiş oldu. Bu kararın üzerinden 2 yıldan uzun bir zaman geçmesine rağmen dosyada bir gelişme olmadı. Savcılık, dava açmak yerine rutin yazışmalarla iki yıldır soruşturmayı oyaladı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu