Güncel

ROJAVA | Ermeniler Kimlik ve Dillerini Yeniden Öğreniyor

Kuzey ve Doğu Suriye’de geçtiğimiz aylarda açılan ilk Ermenice dil kursu; 50 öğretmen adayı ile önümüzdeki yıla Özerk Yönetim müfredatına girecek olan Ermenice dili için çalışmalarına devam ediyor.

Dil, tarih ve düşünce dallarında programların yer edindiği öğretmen yetiştirme kursu için Özerk Yönetim tarafından Zat El-Nîtaqeyn Okulu tahsis edildi. Okulda Ermenice öğretmen adaylarına ek olarak 20 çocuğun katıldığı Ermenice dil kursu da sürmekte. Kursların sadece Ermeniler için olmadığını, farklı kimliklerden bölge halkının Ermenice öğrenmesi için de olduğunu söyleyen Losîn Erdimyan, Kürt öğrencilerinin de olduğunu belirtti.

Ermenice öğretmeni Losîn Erdimyan ve öğrencileri ile Ermeni Sosyal Meclisi’nin çalışmaları kapsamında Rojava’da ilk olan Ermenice kursunu ve hikayelerini konuştuk.

 Devrimden önce Arapça, devrimden sonra Ermenice öğretmeni

Losîn Erdimyan, dedesinin 1915 soykırım döneminde Suriye’ye gelen Ermeni çocuklarından biri olduğunu ve Kürt bir ailenin dedesini büyüttüğünü kaydetti. Bu nedenle Kürtçe yaşadıklarını not düşen Losîn, devrimden sonra kurdukları Ermeni Meclisi ile dillerini, tarihlerini daha yakından tanımaya başladıklarını ekledi.

Devrimden önce rejim döneminde Arapça öğretmeniydim” diyen Losîn, bu süreçte Ermenice bir harf bile bilmediklerini, yaşadıkları yerde Ermenilere dair hiçbir şeyin olmadığını ve meclis kurulduktan sonra dillerini, tarihlerini öğrenmeye başladıklarının altını çiziyor.

Losîn ayrıca “Rejim döneminde dil ve tarih alanlarında çalışmalar yürütmek için çabalayan, uğraşan Ermeniler oluyordu ama rejim izin vermiyordu. Ne olanak vardı ne de hak tanıyordu. Bu süreç devrimden sonra başladı. Dilimizi, tarihimizi devrimin olmasıyla tanımaya başladık. Temel gayemiz; eskiden dillerinden ve tarihlerinden mahrum bırakılan Ermenilerin her yerde kendi dil ve tarihlerini bilmesi ve öğrenmesi. Misal şu an herkes dil ve tarih kurslarımıza katılamıyor. Yaşadıkları yerler çok uzakta ve pek olanakları yok.

Özerk yönetim, Ermenice dil öğretmenleri yetiştirmemiz için bize bir okul verdi ve eğitimlerimiz orada sürüyor. Nasra’da bulunmakta okulumuz. Dil, tarih, kültür ve düşünce alanlarında eğitimlerimiz var. Dilin eğitimi üzerine duruyoruz. Eleştiri ve özeleştiri, örgütlenme gibi birçok alanlarda eğitim düşünce derslerinde yer ediniyor” dedi.

 “Ermeni bize, biz de Ermenice’ye yabancıydık”

İlk süreçlerde kendi dillerine yabancı olduklarını, Arapça ve Kürtçe konuştuklarını ama Ermenice bilmediklerini aktaran Losîn, en büyük zorlukların bu süreçte yaşandığına ve bir alt yapılarının olmamasına değinerek “Ermeni dili bize, biz de Ermeni diline yabancıydık” cümlesi ile durumu özetliyor.

Losîn, konuşmasını Ermenice öğrenme süreci ve kurslar üzerine sürdürdü: “Halep’te yaşayan bazı Ermeniler dil konusunda iyiler. Ermenice biliyorlar. Misal Hesekê’de kimse Ermenice bilmiyordu. Halep’ten gelen bir öğretmen ilk olarak bize Ermenice eğitimi verdi. Ben de ondan öğrendim. Şimdi öğretmen yetiştirme programı kapsamında diğer öğretmen adayları ve çocuklara veriyoruz. Sadece Ermeniler değil, diğer farklı kimliklerden (Kürtler, Araplar…) insanlar da Ermenice öğrenmek için başvuruda bulunuyor. Bu da bizi mutlu ediyor. 50 öğretmen adayımız dil ve tarih programlarında yer alıyor. Ayrıca çocuklar için de bulunan bir kursumuz var ve 20 çocuk da bu eğitim programında yer alıyor. 20 çocuktan 3 tanesi Kürt ve Ermenice öğrenmek için kursumuza dâhil oldular.”

Losîn “Gelecek yıl Kuzey ve Doğu Suriye eğitim müfredatında yer alacak ve öğrenciler artık okullarda Ermenice eğitimi de alacaklar. Yetiştirdiğimiz adaylar okullarda göreve başlayacaklar” ifadeleri ile  konuşmasını sonlandırdı.

 “Kendimizi yeni yeni buluyoruz”

Maral Serkisyan ve Talar Gerabêt de öğretmen adayları olarak kursa katılan 50 öğrenci arasında. Ermeni Sosyal Meclisi ile tanışmadan önce ev işleri ile geçen bir hayatlarının olduklarını aktaran Maral ve Talar, Ermenice öğrendikten ve birer öğretmen adayı olarak bu kurslarda yer almaya başladıktan sonra daha önce kayıp olduklarının farkına vardıklarını söylüyorlar.

Meclis çalışmaları ile beraber dillerini, tarihlerini öğrenmeye başladıklarını ve çalışmalara katılmaya başladıktan sonra kendilerini tanımaya başladıkları üzerine konuşmalarını devam ettiren Maral ve Talar, “Ermeni olduğumuzu biliyorduk. Fakat ne Ermenice’ye ne de kimliğimize dair bir şey bilmiyorduk. Kayıptık yani. Kendimizi yeni yeni buluyoruz” ifadelerini kullandı.

 “Ermenice her harf bıçak gibi”

“Öğrendiğimiz her Ermenice harf bir bıçak gibi düşmanımıza saplanacak” diyen öğrencilerden Can Tataryan, bir yandan mutluluğunu ifade ediyor bir yandan da tarihsel acıya değiniyor.

Dedesinin çocuk yaşta soykırım döneminde Urfa’dan buraya geldiğini dile getiren Can, “Dedemin gerçek adı Wanês Teteryan. Annesi ve babası soykırım döneminde katledilmiş.  İki kız ve iki erkek de erkek kardeşi varmış. Fakat her biri birbirinden koparılmış. Bir erkek kardeşi Halep’e gelmiş ve Hristiyan inancında kalmış. Dedem de Amûdê’ye gelmiş ve Müslümanlarla yaşadığı için Müslüman olmuş. İki kız kardeşi ve bir erkek kardeşi hakkında hiçbir bilgi ve irtibat yok. Sadece Halep’teki erkek kardeşi gelip onu buldu. Görüştük. Biz ona gittik. Fakat dedemin kardeşi bizim Hristiyan inancına dönmemizi istedi. Dedem de kabul etmedi. Yaşadığı yerde Hristiyan olarak yaşayamazdı. Dedem, ‘Erğer kardeşliğimizin devam etmesini istiyorsanız; siz kendi inancınızda biz kendi inancımızda kalacağız’ dedi kardeşine. O da kabul etmedi. Bu görüşmeden sonra bütün ilişkileri koptu.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu