Not: Brezilya’da 28 Ekim’de yapılan seçimleri, Sosyal-Liberal Parti’nin adayı Jair Bolsonaro’nun oyların % 55.2’sini alarak kazandığı ilan edildi. Seçimleri kazandığı ilan edilen Bolsonaro, eski bir asker ve 1990’da Hristiyan Demokrat Parti adayı olarak Meclis’e girdi. Altı kez yeniden seçildi ve 27 yıl boyunca mecliste yer aldı. Daha sonra Sosyal Hristiyan Parti’ye ve son olarak da Sosyal-Liberal Parti’ye geçti ve bu partinin adayı olarak Başkan seçildi.
Jair Bolsonaro, seçim öncesinde yaptığı açıklamalarda askeri darbe döneminin özlemi içinde, ırkçı ve seksist, işkence yanlısı olduğunu açık açık ifade etti. Jair Bolsonaro, uygulamaya koyacağını ilan ettiği ultraliberal ekonomi programıyla halk düşmanı olduğunu ilan etmekle kalmadı ayrıca tüm ilerici ve devrimci düşüncelere yönelik şiddetle karşı olduğunu da beyan etti. Jair Bolsonaro’yu en iyi anlatan olay; 1999’da Meclis’te yaptığı bir konuşmada 1964-1985 askeri cuntası az öldürdü, “30 bin kişi daha öldürmeliydi” diyebilmesiydi. Bu kişi şimdi 28 Ekim’de Brezilya’ya Başkan seçildi.
Aşağıda çevirisini yayınladığımız makale seçimlerden bir gün sonra A Nowa Democracia gazetesinde, 29 Ekim 2018’de yayınlanan “Seçim boykotu 42 milyona ulaştı! Tarihin en büyük inkarı!” başlıklı kısa değerlendirmedir.
“Seçim boykotu 42 milyona ulaştı! Tarihin en büyük inkarı!”
Seçim komedisinin ikinci perdesinde -yarı sömürge Brezilya’nın yeni Cumhurbaşkanı seçilen faşist Jair Bolsonaro’ya pahalıya mal oldu- bir kez daha dünya tarihinde en büyük boykot ile sonuçlandı. 42 milyon seçmen kayıt yaptırmasına rağmen sandıklara gitmeyerek seçime katılmadı.
Bu sayı yeni bir rekordur. Seçimlerin ilk turunda 40 milyon seçmen boykot ederek bir rekora imza attığını belirtmiştik. İkinci turda bu sayı 2 milyon artarak 42 milyona ulaştı. TSE sonuçlarına göre oy kullanma hakkı olanların % 30’u çekimser oy kullanarak boş zarf attı. Sadece çekimser olanların sayısı toplam seçmen sayısının % 20’sine eşittir.
Seçim oranını boykot edenlerin oranı % 30, Jair Bolsonaro’nun ilk sırada yer aldığı oy sayısına çok yakın. İkincisi, geniş bir seçim kampanyası ve basının tekelinin her gün yarım günlük kapsamı ile bile % 39’u geçmedi.
İşçiler öfkelerini sandıklardan çıkardılar. Ve bbu seçimlerde kendiliğinden birkaç sandık tahrip edildii. İlk turda meydana gelen vakalara ek olarak -daha önce aşağıdaki makalede bildirilmiştir- ikinci turda diğer eylemler gerçekleşmiştir.
Seçimlerin 2. turunda Sorocaba’da bulunan SP’nin binasına giren işçiler, 10 sandığı yok ettiler. Bir grup insan Humberto Campos Okulu’nun odalarına girdi ve sandıkları yok etti. En az on oy sandığı, işe yaramaz hale getirildi.
Cerea’ya bağlı Fortaleza kentinde bir sandık yakıldı. Protestocu, oyunu kullanan bilinmeyen bir adamdı. Eylemi gerçekleştirmek için yanıcı malzeme kullandı. TRE’ye göre oylar kaybedilmedi.
Boykot bizi nereye götürüyor?
Birçok halk hareketinin desteklediği seçim boykotu kampanyası, bu yıl önemli bir rol oynadı. Kampanya, halkın büyük bir kısmının seçim sürecine duyduğu memnuniyetsizliği ve kendiliğinden reddini bir araya getirdi ve siyasileştirdi ve halkı ileriye giden yolda geri döndürdü: Demokratik Devrime.
Seçimin iki turunun tarihi boykotu, sahte demokrasiye vurulan sert bir darbe ve halk kitlelerinin yeni bir toplumu, halk mücadelesinden ve diğer yollarla ortaya çıkacak yeni bir sistem çağrısında bulunduğunu ve aynı zamanda egemen sınıflar içinde krizi gösterdi.
Seçimleri boykot eden bu 42 milyon insan, genel olarak yeni bir rejim istediklerini ve bunu zaten sahte demokrasi ile başarmanın imkansız olduğunu fark ettiklerini göstermektedir; En derin arzularını ve haklarını garanti edecek yeni bir yol bekliyorlar.
