GüncelManşet

Suriye devrimci solundan Suriye halk devrimine destek çağrısı

 

Batı, Rusya, Çin ya da Ortadoğu içindeki uluslararası medyanın birbiriyle çatışan çarpıtmalarının gürültüsü içinde Suriye devrimci solunun görüşlerini ve sesini duymanın zor olduğunu belirten http://revolutionaryfrontlines. wordpress.com sitesi ayaklanma içinde yer alan halkçı laik güçler ve devrimci sol güçler hakkında daha fazla bilgi bulmaya çalıştığını ifade ederek aşağıdaki açıklamayı yayımladı 24 Eylül tarihinde. Aynı zorluğu ve fakat sorumluluğu hissederek Suriye Devrimci Sol’unun 23 Eylül tarihli açıklamasını yayımlıyoruz.

Suriye halkının direnişi devrimci sürecin başladığı Mart 2011’den bu yana durmaksızın büyüdü. Suriye halkının mücadelesi bölgedeki diğer ülkelere de yayılan Tunus ve Mısır’daki halk mücadelelerinin bir parçasıdır.

Suriye devrimci süreci aynı zamanda dünya anti-kapitalist mücadelelerin bir parçasıdır. “Öfkeliler” ve “işgal” hareketleri ve işgaller de Arap devrimlerinden esinlenmiştir. 70’den fazla ülkede, 700’den fazla şehirde yoksulluk ve mali iktidara karşı gösteri yapan hareketin sloganları ve talepleri yankılanmış ve hala bazılarında yankılanmaya devam etmektedir.

Yunan halkının finans kuruluşlarının dikte ettirdiği politikalara karşı direnişi de bölge halkının mücadeleleriyle birleşerek bir yandan onur ve sosyal adalet mücadelesiyken aynı zamanda kapitalist düzene boyun eğme değil özgürleşme mücadelesidir.

Küresel mali ve ekonomik krizden doğan Suriye ayaklanması, aynı zamanda otoriter rejimin uyguladığı ve IMF ve DB gibi uluslararası finans kurumları tarafından teşvik edilen neoliberal politikalara karşı isyandır.

Neoliberal politikalar çoğunlukla siyasi iktidara bağlı yönetici ve burjuva sınıflarının lehine özelleştirme sürecini hızlandırırken ülkedeki kamu hizmetlerini zayıflatmak ve yok etmek, özellikle temel ihtiyaçlar için desteklemeleri kaldırmak için kullanıldı.

Rejimin neoliberal reformları doğrudan yabancı yatırımları ülkeye buyur etme, ithalatı ve başta turizm olmak üzere hizmet sektörünü geliştirme politikalarını teşvik etmiştir. Ülkenin baskıcı düzeni bu şirketleri tüm düzensizliklerden ve sosyal taleplerden koruyarak onların adeta “güvenlik ajansı” olarak hizmet vermektedir.

Devlet, rejime bağlı burjuva sınıfın zenginleşmesini sağlarken yabancı sermaye ve çok uluslu şirketler için çöpçatanlık rolünü oynamıştır.

Suriye’deki bu neoliberal politikaların sayısız kötü sonuçları vardır.(…) Ekonomik liberalizasyon süreci Suriye’de daha büyük bir eşitsizlik yaratmıştır.

Halk hareketi hala aktif

durumdadır

Suriye halk hareketi rejimin politik ve askeri çok boyutlu şiddetine rağmen sokaklardan, üniversitelerden ve işyerlerinden çekilmiş değildir. Ayaklanmanın başladığı günden bu yana suçlu ve baskıcı Esad rejimi altında 40 binden fazla şehit verildi, 200 binden fazlası tutuklandı, 30 binden fazlası kendilerini tutsak düşmüş buldu ve 65 bini kayboldu. Bu kötü haberlere 2.5 milyondan fazla insanın ülke içinde, 300 bin insanın da komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldığını eklemeliyiz.

Bununla birlikte hareket, rejime karşı mücadelesini sürdürüyor. Örgütlenmelerin temel biçimi köy, mahalle, şehir ve bölge düzeylerindeki halk koordinasyon komiteleri olmaktadır.

Bu halk koordinasyon komiteleri halkı gösteriler için seferber eden gerçek öncülerdir. Bunlar aynı zamanda rejimin boyunduruğundan kurtarılmış olan alanlarda kitlelerin örgütlenmesine dayalı halkın öz-yönetim biçimlerini geliştirmişlerdir.

Çoğunlukla seçimle kurulan Devrimci Halk Meclisleri, anarşiye halkın değil bizzat rejimin neden olduğunu kurtarılmış bölgelerde kanıtlamıştır.

Suriye devrimci süreci, (parçası olduğu Arap dünyasındaki muadilleri gibi) küresel düzene bağlı kapitalist elite karşı, sömürülen ve ezilen sınıfları harekete geçiren gerçek halkçı ve demokratik harekettir. Hareket reform çağrısıyla barışçıl bir şekilde başlamış, ancak rejim bunu tüm yönleriyle baskı ve şiddetle yanıtlamıştır.

Ardından Suriye nüfusunun bazı bölümleri rejimin güvenlik güçleri ve Şebbihalar (Hayalet Savaşçılar –ÇN) olarak bilinen eşkıyaların saldırılarına karşı kendilerini korumak için silahlı direniş örgütlemeye karar verdiler.

Suriye halkının silahlı direnişi rejimin baskısına karşı kendilerini savunma hakkının ifadesidir ve rejimin saldırılarıyla karşı karşıya kalınan bazı yerlerde halk direnişinin devam etmesi kabul edilmiştir.

Koordinasyon komiteleri ve silahlı politik eylemlerin yanı sıra devrimci meclisler de tüm Suriye’de oluşturulmuştur. Uluslararası yasalara saygı ve mezhepçiliğe karşı çağrı yapan kurallara, rejime karşı silahlı halk direnişinin içinde çok sayıdaki silahlı grup imzalamıştır.

Eline silah alan firarilerden ve sivillerden oluşan silahlı halk direnişinin gerçek kökleri halk isyanındadır.

Esad kabilesinin 1970’te iktidarı ele geçirmesinden bu yana çeşitli biçimlerde kullandığı bu tehlikeli ateşi yakan rejimin hamlelerine karşı Suriye halkı mezhepçiliğe karşı çıkışlarını tekrarlamaya devam etmektedir. Halk hareketi sosyal, etnik ve mezhepsel bölünmeleri aşan ulusal dayanışma bilincini geliştirerek birleşik mücadelesini doğrulamıştır.

ABD ve Rusya yetkililerinin toplantısında ve 30 Haziran’da Cenevre’deki uluslararası konferansta tanık olunduğu gibi istisnasız tüm batılı büyük emperyalist güçler ve Rusya ve Çin gibi diğer emperyalist güçler, yine aynı şekilde bölgesel olarak İran ve Türkiye Suriye’de Yemen tipi bir çözümü uygulamaya çalışmaya devam etmektedir.

Yani rejimin yapısını el sürülmemiş olarak bırakırken başını –Beşar Esad diktatörü- kesmeye… Tek anlaşmazlık noktası Rusya’nın Esad’ı iktidarda tutmak için tüm araçları hala denemekte olan pozisyonudur, fakat Rusya; Suriye’deki çıkarlarını muhafaza etmek için yakın gelecekte onu da kurban edebilir. Buna karşılık Birleşik Devletler defalarca askeri yapıyı ve güvenlik hizmetini tümüyle koruma isteğini dile getirmiştir.

Büyük güçler gerçekte rejimin yıkılmasında herhangi bir çıkar görmüyorlar. Bu rejim İsrail ile sınırların stabilize edilmesine yardımcı oldu ve eski başkan George W. Bush’un başlattığı “terörizme karşı savaş”ta ve 1991 Irak’a yönelik savaşlarda batılı güçlerle birlikte çalıştı.

Rejim 2003’te Batılı güçlerin tutsakları “sorgulamasına” katıldı, Batılı güçlerle ve İsrail’le anlaşma içinde 1976’da Filistin direnişini ve Lübnan solunu kırmak için gerçekleştirilen Lübnan’a yönelik askeri müdahaleyi söz konusu bile etmedi.

Beşar Esad’ın 2000 yılında iktidara yükselmesinden bu yana neoliberal politikalar olağanüstü bir şekilde hızlandı ve rejim, devrimin başlangıcından önce birçok Batılı ve Körfez yatırımcısına Suriye’nin kapılarını açtı.

Bu politikalar nüfusun yarısından fazlasının yoksulluk ve sefalete gömülmesine neden oldu.

Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere bölgesel gerici güçler de, Suriye halkının değil kendi bölgesel çıkarları için sınırlı hedeflerinin yoluna çekmek üzere Suriye devrimini yolundan saptırmaya çalışmaktalar.

Bu ülkelerin gerici önderlikleri devrimci süreci kontrol altına almak ve bu devrimin politik, sosyal ve ekonomik sonuçlarını sınırlamak için Suriye’ye müdahale etmek istemektedir.

Aynı zamanda, Suriye devriminin halkın birliği mesajıyla çelişkili olarak mezhepsel davranışlara sahip silahlı grupları mali olarak desteklerken çatışmanın dini ve mezhepsel vizyonunu da teşvik etmektedir. Bu gerici güçler Suriye ve her yerde kurulu düzenlerine son verecek olan düzenin kurulması tehdidini içeren devrimci sürecin yayılmasını ve derinleşmesini engellemeye çalışmaktadırlar.

Ancak Suriye halkı yeni bir Suriye inşa etmek için direnmeye ve mücadeleye devam etmektedir. Devrim kalıcıdır!

Kalıcı devrim, Suriye halkına karşı kendi çıkarları doğrultusunda devriminin kontrolünü ele geçirmek için hamle yapan küresel ve bölgesel emperyalistlere karşı çıkarken Esad’ın diktatörlük rejimine karşı çıkıp onu devirmek anlamına gelmektedir.

İşte bu nedenle biz Batılı ve Suudi/Katar ekseni olsun ya da rejimin halk hareketine karşı baskısını mali ve askeri olarak destekleyen İran/Rusya ekseni olsun Suriye’ye tüm yabancı müdahalelere karşı çıkıyor ve kınıyoruz.

Devrimin sürekliliği aynı zamanda sosyal ayrımcılık, etnik, cinsel ve dini eşitsizlikleri ortadan kaldıran, Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını destekleyen, dini ve etnik azınlıklara saygı gösteren tüm demokratik ve politik özgürlükleri sağlayan özgür, demokratik, laik ve devrimci Suriye’nin inşası isteğindedir.

Devrim kalıcı olacaktır çünkü işgal altındaki Golan’ı özgürleştirmek için tüm çabayı sarf etmeyi, Filistin halkının mültecilerinin geri dönme ve tarihi Filistin topraklarında kendi kaderini tayin etme hakkını desteklemeyi, bölgedeki diğer halkların diktatörlük ve emperyalizme karşı mücadelelerine yardımcı olmayı taahhüt etmektedir.

Tüm ilerici ve demokratik güçlerin, diktatörlük rejimine karşı mücadele içinde olan Suriye halk hareketi ve Suriye devrimci solunu desteklemesi önemlidir. İşte bu nedenle sizi Suriye devrimi ve Suriye halkının ayaklanmasıyla dayanışma ve desteğinizi açıkça ifade etmeye çağırıyoruz.

Yaşasın Suriye halk devrimi!

Suriye Devrimci Solu

(Şam, 23 Eylül 2012)

e-posta: [email protected]

blog: http://syria.frontline.left.over-blog.com

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu