Emek

Süreyyapaşa’da direniş var

Kartal: Süreyyapaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, geçtiğimiz günlerde yemekhane ihalesini yürüten firmanın değişmesi sırasında işçilere imzalatılmak istenen 7 sayfalık sözleşmeyi imzalamayan Dev Sağlık-İş Sendikası üyesi 3 işçi işten çıkarıldı. 10 seneyi aşkın zamandır günde 12-13 saat çalışan, ek çalışma ücretleri ödenmeyen, sudan gerekçelerle haftalık izinleri yakılan işçiler, işten çıkarıldıkları 23 Temmuz’un ardından Süreyyapaşa Hastanesi karşısında çadır açtılar. Hastanede 11 yıl çalışan Serkan Kaşka, 10 yıl çalışan Hamdi Azbay ve 9 yıl çalışan Ethem Aktürk, çadırı tercih etmelerinin nedenini, tüm bu çalışma koşullarının patlak vermesi olduğunun altını çiziyorlar.

Biz de Özgür Gelecek olarak direnişe geçen işçileri direnişlerinin 12. gününde (3 Ağustos) ziyaret ettik ve direniş üzerine sohbet ettik:

 

Serkan Kaşka: 2002’den bu yana, yemekhanede çalışıyorum. Bir önceki çalıştığımız firma Türkmen Gıda’ydı, yeni gelense Avira Gıda. Gelen şirket önümüze bir kağıt koydu, “alın, imzalayın bunu” dedi. Biz de “önce bir okuyalım” dedik. Daha önce çalışan “şirketin yeni dönem ihalesini kaybetmesi neticesinde iş kanunundan doğan tüm alacaklarımızı ödeyerek işimize son vermiştir” diye bir madde var.

Orada “maaşlarımızı aldık” yazsa, tamam. Ama bütün haklarımı almadım ki. 10 senedir her 4 saat fazla mesai yapmışım, onlar var. Kıdemim, ihbarım var. Var allah var! Bu yüzden biz de imza atmadık. Sonra bize işbaşı yaptırmadılar.

Hamdi Azbay: Sendikalı olmadan önce günde 12-13 saat çalışıyorduk. Bu mesailerimizin karşılığında herhangi bir ücret almıyorduk. Her hafta mutlaka birkaç arkadaşımızın haftalık izinleri iptal oluyordu. Mesela bir arkadaş bardak kırıyor, “haftalık iznini yaktım” diyor. Hastane müdürüne bizzat gidip, “Firma bizi fazla çalıştırıyor” dedim, çalışma şeklini anlattım. “Tamam, tamam. Sen git ben hallederim” dedi. Aradan 2-3 sene geçti, değişen hiçbir şey olmadı. Hastanenin işçilere olan duyarsızlığı devam etti. Her şeye sessiz kaldı. Nitekim bugün patlak verdi.

Gelen firma 7 sayfalık bir sözleşme verdi. En son biz üç arkadaş “imza atmayacağız” dedik ve çıktık. Diğer arkadaşlar korkudan mecburen attılar. Mecburen diyelim, kendi tercihleri.

Serkan Kaşka: Bizim tercihimiz de çadır oldu.

Hamdi Azbay: Hastane sanki işverenin sekreteri, ona çalışıyor.

 

(Röportajın tamamına Özgür Gelecek gazetesinin gelecek sayısında -39. Sayı- ulaşabilirsiniz)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu