DerlediklerimizGüncel

Hamide Yiğit | AKP’nin Libya savaşı nedeniyle Türkiye’ye Lahey yolu görünebilir

"AKP sayesinde Türkiye’ye Lahey yolu açılıyor! Ama giderek bataklığa saplanan dış politikanın ülkeye getirisi sadece bununla da sınırlı değil"

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonunun belli sınırlılıklara dayandığı açığa çıkmaya başladığında, AKP aniden Libya savaşını gündemine aldı.

Peki Fırat’ın doğusunda “güvenli bölge” hayalleri kurulurken ve cihatçılara yeni alanlar açma sözü verilmişken, AKP’nin ilgisi neden Libya’ya yöneldi?

Hatırlanacağı üzere TSK’nin “Barış Pınarı” operasyonuna Suriye’deki cihatçı gruplardan 50 bin militanın kaydırıldığı söylenmişti. Bu operasyonla buradaki militanlara hem yeni cephe açıldı hem de yeni bir yerleşme alanı sözü verildi. Ancak bu, hareket alanı sınırlanan bir operasyon olarak kaldı. Çünkü ABD ile varılan “güvenli bölge” anlaşması öyle farklı bir boyuta ulaştı ki, daha önce sınırdaki ABD-Türkiye ortak devriyelerinin yerini Rusya-Türkiye ortak devriyelerinin almaya başladığı andan itibaren, aslında AKP’nin “güvenli bölge”ye dair beklentilerinin boşa çıkacağı belirginleşmişti.

operasyonla birlikte yıllar sonra Suriye ordusunun bu bölgede Türkiye sınırına dayandığını ve ilk kez Rusya’nın da Fırat’ın doğusuna girmiş olduğunu, keza ABD üslerinin de el değiştirdiğini gördük. Bu da Türkiye’nin bölgedeki hareket alanının sınırlandırıldığı anlamını taşıyor. Yine bu süreçte Suriye ordusunun İdlip’e yönelik aşamalı operasyonlarının ilki başlamıştı.

İdlip’teki hareketlilik devam ederken AKP’nin aniden bir Libya savaşını gündeme getirmesi, “elinin altındaki bu onbinlerce cihatçıya yeni bir cephe açma telaşı” olarak yorumlandı. Ama elbette ki sadece bu sebepten değil.

Doğu Akdeniz’de kaçırılan fırsatların telafisi için denkleme girme arayışını,  İhvan kardeşliği ile Trablus’ta sıkışan hükümete el uzatma isteğini ve Suriye’yle birlikte Libya’yı da pazarlık masasına taşıyarak elini güçlendirme kurgusunu göz ardı etmemek gerekir.

Peki Suriye ile birlikte Libya’yı nasıl pazarlık konusu edebilir? Arap basınına baktığımızda bu konudaki genel kanı şudur: AKP, Suriye cihadına katılan bütün militanları idaresi altına alarak,  bunlar üzerinden Suriye denkleminde doğrudan yer almaya nasıl devam ediyorsa, aynı şekilde Libya’ya da paralı askerlerini göndererek, askeri sürecin ve dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası olmayı düşlüyor.

Ve hatta elinin altındaki cihatçı militanlar için, sözde “mültecilere alan açma ve bu alanı kalıcılaştırma” talebini,  hem Suriye hem de Libya’da bir “ateşkes ve siyasi istikrar şartı” olarak öne sürmeyi hedefliyor.

Libya’ya cihat yolcuları, Avrupa yolcusu

Libyalı yetkililer, Suriye’den Libya’ya doğru akan bu cihatçı transferi konusunu sürekli dile getirdiler. Uluslararası topluma, Türkiye’nin Libya’ya müdahalesini durdurma çağrıları yaptılar. Bunun üzerine Libya’ya askeri müdahale tezkeresi de TBMM’den çıkınca, sadece Libyalılar değil, Katar haricindeki bütün Arap ülkeleri de tepkilerini dile getirmeye başladılar.

Özellikle Mısır, Tunus, Cezayir gibi Libya’ya komşu olan ülkeler, bu cihatçı akışından dolayı kaygılarını dile getiriyorlar. Türkiye’nin bu yöndeki müdahaleciliğini, kendi ülkeleri için bir ulusal güvenlik meselesi olarak görüyorlar. Çünkü Suriye cihadından transfer edilen bu militanların Libya’yı bir cihatçı merkezine dönüştürebileceğinden ve dolayısıyla Libya’nın Kuzey Afrika’ya açılan bir cihat kapısı olmasından kaygılılar.

Fakat İdlip’ten Libya’ya bu cihat yolcularının sadece bölge ülkelerini değil, Batı’yı da endişelendirmeye başladığını görüyoruz. Çünkü bu militanların Güney Akdeniz sahillerine yayılmaları ve buradan göç yoluyla denizi aşıp Avrupa’ya geçmeleri her zaman olasıdır. Kaldı ki, şu anda bile deniz yoluyla Avrupa’ya göç eden militanların olduğu söyleniyor.

Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) sözcüsü Ahmed el-Mismari de bu duruma ilişkin resmi Twitter hesabından şunları kaydetti: “Erdoğan, Suriye’den binlerce teröristi Batı Libya’ya transfer etti, 41’i Ulusal Mutabakat Hükümeti milislerinin yönettiği yasadışı göç tekneleriyle Avrupa’ya geçmeyi başardı.”[1] İşte Türkiye’nin Libya hamlesinin Batı’yı asıl endişelendiren kısmı budur.

AB’nin gözü Türkiye’nin üzerinde

Türkiye’nin Trablus’taki İhvancı hükümete silah yardımı yapması meselesi şu anda uluslararası toplumun gündemindedir. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin dışişleri bakanlarının Brüksel’de 17 Şubat’ta düzenledikleri toplantıda, Libya’ya silah ambargosunu havadan ve karadan denetleme kararı alındı.[2] Oysa BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya silah satışını engelleyen 1970 sayılı kararı 2011’den beri var. Ama ne Libya’daki taraflara silah satışı durdu ne de BM buna karşı herhangi bir şey yaptı.

Keza Tobruk’taki Temsilciler Meclisi’nin ve LUO sözcüsünün Türkiye’ye yönelik olarak “teröristleri destekliyor” biçimindeki suçlayıcı açıklamaları hep vardı. Ama silah satışı konusunda şimdi Batı’yı harekete geçiren şey, Türkiye’nin Libya’ya askeri müdahale tezkeresidir. Bunun üzerine Almanya Başbakanı Angela Merkel’in meseleye el atmasıyla Berlin’de Libya Konferansı toplandı. Sahadaki “vekil güçlerin savaşı”na dikkat çekilen konferanstan “silah ambargosunun daha fazla kontrol edilmesi” kararının doğrudan Türkiye’nin Libya hamlesiyle ilgili olduğu söylendi. Fakat Berlin anlaşmasının da silah sevkıyatını durdurmadığı görüldü.

LUO Sözcüsü El-Mismari’nin resmi Twitter hesabından hem bir video ile hem de “Milisleri destekleyen bir Türk gemisinden çıkan silahlar ve askeri teçhizatları gösteren fotoğraflar” diye silahları teşhir ettiği paylaşımlarında, silah yükünün 28 Ocak 2020’de Trablus limanında boşaltıldığını ve bunun ateşkesin açık bir ihlali olduğunu söylüyor.[3]

Bütün bunların yanı sıra Türkiye’nin başını ağrıtacak bir gelişme daha oldu. İtalya’da bir gemi kaptanı “Türkiye’den Libya’ya silah kaçırdığı” iddiasıyla tutuklandı.[4] 6 Şubat 2020’de Lübnan bandıralı bir gemi, arızalanıp İtalya’nın Cenova limanına yanaştı. Geminin silah taşıdığını fark eden İtalyan polisi, yasadışı silah ticareti soruşturması başlattı.[5]

Soruşturma sonucunda “Meri Ebu Meri” isimli bir Lübnanlı iş insanına ait olan geminin Türk silahlarını Libya’ya taşıdığı ortaya çıktı. Siyasi sığınma talebinde bulunan gemi kaptanının ifadesine göre, “Silahlar Mersin limanından gemiye yüklendi. Gemi Trablus limanında duracak ve yükünü boşaltacaktı. Ama Türk istihbarat servisinden birileri gemi mürettebatından, Trablus limanında durmanın bir arızadan kaynaklandığını söylemelerini istediler. Ve eğer gemi yakalanmasaydı, en az üç seferlik taşıma anlaşması yapılmıştı.”[6] Şimdi bu kaptan İtalya’da tutuklandı. Bu demektir ki, Türkiye aleyhinde bir dosya da İtalya’dan gelecek!

Libyalılar Türkiye’yi şikâyet etmeye hazırlanıyor

Türkiye’nin Libya müdahalesi, aslında bir yerde Libya’yı birleştirdi. Libya tezkeresinin hemen ardından Misrata’da 30 kabilenin liderleri bir araya geldiler ve “Herhangi bir Türk işgal gücünün Libya’ya inmesi durumunda onlarla yüzleşeceğiz, çünkü bu açık bir saldırganlıktır” açıklaması yaptılar.[7] Keza yakın bir zamanda Libya’nın her yerinden 5 bin kişinin katılımıyla önemli bir konferans gerçekleşti.

19-20 Şubat tarihlerinde Trablus’a 90 km uzaklıktaki Tarhuna kentinde “Bizi bir araya getirenler, bizi ayırandan daha fazlasıdır” sloganıyla gerçekleşen konferans için, “Türk işgalini ülkeye getirenlere karşı bütün Libya halkını bir araya getirdi” ifadesi kullanılıyor.

Kabile liderlerinin, şeyhlerin, akademisyenlerin, aktivistlerin, basın mensuplarının, Bingazi Kültürel ve Sosyal Forumu gibi sivil örgütlerin katıldığı Tarhuna toplantısından “Libya’nın birliği ve bağımsızlığı için bütün Libyalılara Ulusal Ordu’yu destekleme ve Türk sömürgeciliğine karşı birlikte durma” çağrısı yapıldı. Sonuç bildirgesine yansıyan belli başlı kararlar şunlar: BM’nin Trablus’taki UMH’yi meşru gören kararını geri çekmesi istenecek; devletin birliğini tehdit eden tüm aşırılık yanlısı örgütler ve oluşumlar reddedilecek; Libya halkının birincil ve tek gelir kaynaklarını koruyabilecek bir hükümet kurulana kadar Libya kabileleri petrol sahalarını ve limanlarını kapatmaya devam edecek…[8]

Libya’nın eski İçişleri Bakanı Salih Receb’in Tarhuna konferansına dair yaptığı açıklamaya göre, “66 kişilik bir Âlimler Meclisi oluşturuldu. Önümüzdeki günlerde bu meclisin başkanlık ve icra komitesini seçmek üzere bir oturum gerçekleştirilecek. Meclis aynı zamanda Türk istilasına karşı orduyu desteklerken, Libyalılara karşı işledikleri suçlardan dolayı Katar ve Türkiye’yi uluslararası mahkemelerde dava edecek…” [9]

Yani AKP sayesinde Türkiye’ye Lahey yolu açılıyor! Ama giderek bataklığa saplanan dış politikanın ülkeye getirisi sadece bununla da sınırlı değil. “Şehitler tepesi boş kalmayacak” sözü üzerine kurulu ve anaların ölen evlatlarını “tane” olarak tanımlayan bir politika var ortada!

Libya’da sadece “birkaç tane şehidimiz” mi var?

Uzun zamandır Suriye’den Libya’ya cihatçı militanların gönderildiği konuşuluyordu. Suriye’deki cihatların komutanları açıkladı, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SHOR) adlı muhalif kaynak da sürekli yazdı.

Keza cihatçıların kendileri çeşitli videolar paylaşarak Libya’da olduklarını ilan ettiler. Buna rağmen AKP’den bu cihatçı transferiyle ilgili iddialara herhangi bir resmi bir yanıt gelmedi. Fakat 7 Ocak’ta AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Libya’ya askeri sevkıyatla ilgili “Peyderpey gidiliyor” dediği açıklamada şunları söyledi: “Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle o muharip güçler orada çalışacak.”[10] Bu muharip güçler kim? İşte bu ilk itiraftı ve daha sonra ikincisi de geldi… 22 Şubat’ta yine Erdoğan, “Biz gayrimeşru Hafter’e karşı, ücretli, lejyoner Hafter’e karşı biz orada yönetici, kahraman askerlerimiz ve Suriye Milli Ordusu’ndan ekiplerimizle beraber oradayız” dedi.

Açıklamanın devamında da “Tabii birkaç tane şehidimiz var. Ama birkaç tane şehidimizin karşılığında da 100’e yakın orada, o lejyonerlerden etkisiz hale getirdik. Kardeşlerim, şunu hiçbir zaman unutmayacağız; Şehitler tepesi boş kalmayacak”[11] dedi.

Demek ki bu “birkaç tane şehit” gizlenmişti. Biraz daha geriye gidersek, LUO sözcüsü “Libya limanındaki bir Türk gemisini vurduklarını” açıkladığında, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bunun “isabetsiz bir taciz atışı” olduğunu söyledi. Oysa Libya basını yazdı ki, bu saldırıda 2 TSK mensubu ve 1 Suriyeli tercüman olmak üzere 3 kişi öldürülmüştü. Ayrıca “gizli tutulan bu Libya şehitlerinin sessiz sedasız Türkiye’ye taşınıp defnedildiğini” Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu da haberleştirdi.

Fakat Libya medyasından öğrendiğimiz detaylara göre,[12] silah yüklü Türk gemisinin LUP tarafından Trablus limanında vurulduğu gün, Mitiga Havalanı’ndan İstanbul seferi yapan bir uçağın, bütün uçuş prosedürlerini tamamladığı halde uçuşu ertelendi. O sırada kimi havaalanı çalışanlarının da havaalanını terk etmeleri istendi. Sonradan bu ertelemenin sebebi anlaşıldı. Havaalanına üç cenaze getirildi. Geniş güvenlik önlemleriyle getirilen cenazeler, diplomat girişi olan B-9 kapısından Türkiye’ye uçuş yapacak olan uçağa götürüldü. Başlangıçta pilot, uçuşu ertelemeyi reddetti ve kalkış için izin istedi, ama kendisine uygulanan baskı sonucunda cenazelerin uçağa yüklenmesini bekledi. Uçağa yüklenen üç cenazeden biri, Türk subaylarına tercümanlık yapan Eymen Mahalli isimli bir Suriyeliye ait. Kaynaklar, Cerablus’taki yakınlarına bunu teyit ettirmişler.[13]

Erdoğan’ın “Nirkaç tane şehidimiz var” demesinden sonra herkesin aklına, gizlenen Libya’daki kayıpların gerçekten “birkaç tane”den ibaret olup olmadığı sorusu geldi. Türk gemisindeki kayıpların Libya medyasında yer almasına rağmen AKP’nin buna dair tek bir laf dahi etmemesi, ama sonradan açığa çıkması ve buna dair Erdoğan’ın “birkaç tane” itirafı, yine Libyalıların TSK kayıplarına dair diğer açıklamalarını önemli kıldı. Bu açıklamalarda TSK’nin Libya’daki kaybı bir değil, iki değil, 16’dan fazlaymış!

LUO’ya bağlı Manevi Rehberlik İdaresi Başkanı Tuğgeneral Halid el-Mahcub, bir Libya kanalına yaptığı açıklamada, Libya’da ölen TSK mensubu asker sayısının 16’nın üzerinde olduğunu öne sürdü.[14]  Eğer doğruysa, gemideki kayıplar gibi bu da mutlaka açığa çıkacaktır. Ve eğer doğruysa, Erdoğan’ın  “inşallah boş kalmayacak” dediği “şehitler tepesi”, bu gidişle dolup taşacaktır! Ne için ve kim için?

Hep sorduk ve yine soruyoruz: AKP’nin Suriye savaşının ve buna eklenen Libya savaşının Türkiye’ye bataklık dışında bir getirisi var mı? Suriye’de ne işimiz var, Libya’da ne işimiz var?

Dipnotlar:

[1] https://twitter.com/spoxlna/status/1218632281176395777

[2] http://www.diken.com.tr/abden-libyaya-silah-ambargosunu-havadan-ve-karadan-denetleme-karari/

[3] https://twitter.com/spoxlna/status/1222945040869339136

[4] https://www.independentturkish.com/node/135171/haber/italya%E2%80%99da-bir-gemi-kaptan%C4%B1-t%C3%BCrkiyeden-libyaya-silah-ka%C3%A7%C4%B1rd%C4%B1%C4%9F%C4%B1-iddias%C4%B1yla

[5] https://almarsad.co/2020/02/06/%d8%a8%d8%ad%d8%a7%d8%b1-%d9%8a%d8%b7%d9%84%d8%a8-%d8%a7%d9%84%d9%84%d8%ac%d9%88%d8%a1-%d8%a7%d9%84%d8%b3%d9%8a%d8%a7%d8%b3%d9%8a-%d9%81%d9%8a-%d8%a7%d9%8a%d8%b7%d8%a7%d9%84%d9%8a%d8%a7-%d8%aa%d9%81/

[6] https://almarsad.co/2020/02/18/%d9%82%d8%a8%d8%b7%d8%a7%d9%86-%d8%b3%d9%81%d9%8a%d9%86%d8%a9-%d8%a8%d8%a7%d9%86%d8%a7-%d8%a7%d9%84%d9%85%d8%aa%d9%88%d8%b1%d8%b7%d8%a9-%d9%81%d9%8a-%d8%b4%d8%ad%d9%86%d8%a9-%d9%85%d9%8a%d9%86/

[7] https://almarsad.co/2020/01/01/%d9%82%d8%a8%d8%a7%d8%a6%d9%84-%d9%85%d8%b5%d8%b1%d8%a7%d8%aa%d8%a9-%d8%a8%d8%a7%d9%84%d9%85%d9%86%d8%b7%d9%82%d8%a9-%d8%a7%d9%84%d8%b4%d8%b1%d9%82%d9%8a%d8%a9-%d9%81%d9%8a-%d8%ad%d8%a7%d9%84-%d9%86-2/

[8] http://gate.ahram.org.eg/News/2374184.aspx

[9] https://almarsad.co/2020/02/23/%d8%b1%d8%ac%d8%a8-%d8%b3%d9%86%d9%82%d8%a7%d8%b6%d9%8a-%d9%82%d8%b7%d8%b1-%d9%88%d8%aa%d8%b1%d9%83%d9%8a%d8%a7-%d9%81%d9%8a-%d8%a7%d9%84%d9%85%d8%ad%d8%a7%d9%83%d9%85-%d8%a7%d9%84%d8%af%d9%88%d9%84/

[10] https://www.independentturkish.com/node/113926/d%C3%BCnya/putin-istanbula-gelmeden-libya-muharip-g%C3%BC%C3%A7ler-ve-paral%C4%B1-askeri-birlik-wagner

[11] https://tele1.com.tr/erdogandan-libya-aciklamasi-birkac-tane-sehidimiz-var-133458/

[12] https://www.elbalad.news/4182822

[13] http://herdemnews.com/?p=2188

[14] https://libyaschannel.com/2020/02/23/%d8%a7%d9%84%d9%85%d8%ad%d8%ac%d9%88%d8%a8-%d8%a3%d9%83%d8%ab%d8%b1-%d9%85%d9%86-16-%d8%b9%d8%b3%d9%83%d8%b1%d9%8a%d8%a7-%d8%aa%d8%b1%d9%83%d9%8a%d8%a7-%d9%82%d8%aa%d9%84%d9%88%d8%a7-%d8%a8%d9%8a/

25 Şubat Sendika.org

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu