Güncel

(Röportaj) “Rojava toz-duman oldu”

Rojava’da katliam yaşanıyor.  Belki bazılarımız bu konuya çok yakın bazılarımız da çok uzak,  ama ortaklaştığımız, bildiğimiz bir şey var; bu savaşın bedelini başta çocuklar, kadınlar olmak üzere, ezilen halk ödüyor. Halk, işkenceden geçirilip, öldürülüyor. İnsanların, çocukların kafaları kesiliyor.

Çeteler, kadınları rehin alarak, ellerini omuzlarına koyup 3 kez “Allah u Ekber ”deyip, “bu artık benimdir” diyor. Bu da katliamdır. Bu, orada yaşayan halka yapılan işkencedir. Vahşice süren bu savaş sonucu Rojava’dan kaçıp komşu ülkelere yerleşen mülteciler TC sınırları içerisinde de çok zor koşullar altında yaşıyor. Onlarla, yani Rojava’daki katliamdan kaçarak gelenlerle yaptığımız söyleşilerde aileler bizlere resim ve soy adlarını vermek istemediler. Hala orada yaşayan akrabalarının olduğunu belirterek; “Esad onları orada yaşatmaz, öldürür” diyerek kaygılarını dile getirdiler. Bu zulme tanıklık edenlerden biri de Yasin ve ailesi. Yasin henüz 9 yaşında ama Rojava’da yaşanan katliamı bizlere anlatacak kadar da iyi bir gözlemci.

 

“Rojava toz, duman oldu”

“Adım Yasin, Rojava’dan geliyorum. Aslında Rojava çok güzel bir yerdir. Önceleri bomba sesi çok yoktu. Ölümler de yoktu ama uzun zamandır bomba sesleri de ölümler de var. Bizi orada istemiyordu Esad. Bize hep zulüm ediyordu. Esad hep çocukların kafasını kesiyor. Çocukların annesini babasını öldürüyor” diyerek savaşı anlatıyor Yasin;

“Yatıyorduk, bomba sesi geldi. Ufak kardeşim ağlamaya başladı. Sonra ben de biraz korktum ama sonra korkum geçti. Korunmak için bir yere doğru koştuk. Sonra eve girdik. Biraz bekledik, bomba sesleri durdu. Sonra dışarıya çıktı babam, sonra annem, sonra da biz çıktık. Gözlerime toz kaçıyor diye gözlerimi kapattım, sonra açtım baktım ki evler toprağa yapışmıştı. Çok az ev kaldı yaşadığımız yerde.  Esad çocukların kafasını kesip öldürüyordu, ama bu daha farklı bir ölümdü. Kafası, kolu, ayağı paramparça olmuştu insanların. Duman olmuştu her taraf, toz duman, tozlar Rojava’yı kaplamıştı. Annem bağırarak ağlamaya başladı. Sonra bize sarıldı, babama , ‘gidelim buradan bizi de öldürecekler’ dedi. Benim hem amcamın oğlu hem de en iyi arkadaşımın evi de toprağa yapıştı. Annem gidelim dedikten sonra hemen çizgilere (sınıra) doğru gitmeye başladık. Kaçarken bombalar düşmeye devam ediyordu. İnsanlar, bebekler korkudan ağlıyordu, benim kardeşim de ağlıyordu çünkü sesler çok yüksekti. O da biz de korkuyorduk. Kulaklarımız duymuyordu, artık sadece bomba sesini duyuyorduk. Sınırdan kaçtık geldik buraya (Türkiye’ye),  önce kamplara gittik ama çok kalabalıktı. Çadıra yerleştik sonra baktım burada bizim tanıdıklar var, gelen sadece biz değilmişiz demek ki, herkes bomba sesinden ve ölmekten korkmuş.

Önceden Esad’dan ve o eli silahlı adamlardan (El-Nursa) korkuyorduk. Şimdi de bombalardan korkuyoruz.

Sonra kamptan çıktık, orası iyi değilmiş annem öyle dedi. Gelip parkta yaşamaya devam ettik. Sonra da bu bir odalı küçük (gecekondu) eve geldik yerleştik. Burada çocuklar bizimle oynamıyor, konuşmuyor. Bize kimse yardım etmiyor.  Ben Rojava’yı özledim, orada bomba var biliyorum, ölüm de var ama ben arkadaşlarımı özledim, Welat’ı özedim (toprağın altında kalan arkadaşı-amcasının oğlu). Anneme ne zaman döneceğiz diyorum, az kaldı diyor ama hiç azalmıyor günler.

Burada annemle beraber işe girdik (tekstil fabrikası), bir şeyler kesiyorum. Bir sürü elbise var masada, ben onların iplerini kesiyorum. Ama iş çok zor, öğrenmeye çalışıyorum. Annem de zorlanıyor. Akşam 9‘da eve geliyorum. Annem diyor burada kalmak için çalışmak zorundayız,  ben burada kalmak istemiyorum yine de çalışıyorum.

Rojava’ya gitmek istiyorum. Esad oradan gitsin, biz de artık evimize dönelim. Arkadaşlarımı ve Welat’ı özledim, onları görmek istiyorum” diyerek sözlerini tamamladı Yasin. Ardından da annesinden Rojava’da yaşadıklarını bizlere biraz anlatmasını istedik.

 

“Esad bize kefen biçiyor”

“Esad zülmü bizleri bu hale getirdi. Tabi, sadece Esad değil bir de El-Nusra var. Bizlerin kanını içmeden rahat etmiyorlar. O yüzden Rojava’da sadece Kürt köylerini bombalıyorlar. Sadece Kürtleri öldürüyorlar. Bizleri buralara sürdüler.  Orada YPG var. YPG’nin güçlenmesini istemediler. Çünkü YPG güçlenirse kendi sonları gelecekti. Suriye’de Araplar ve Aleviler Esad’ın zülmünü pek görmüş sayılmazlar aslında. Çünkü onlar yasalar koyuyordu, bizlere ise yasalar koymakla kalmıyor kefen biçiyordu. Ailemizde birçok kişi öldü. Birçok kişi de yaralandığı için orada kaldı, şimdi onların nasıl olduğunu bile bilmiyoruz. Anlatacak çok şey var belki ama nefesimiz dayanmıyor”. Rojava’dan gelen ve aynı bölgede oturan bir diğer aile ile de görüştük.

Aileyle röportaj yapmak istediğimizi söyledik, önce kabul etmediler. Sonra konuştuk ve orayı anlatmanın  ne kadar önemli olduğundan bahsettik ve kabul ettiler. Kabul etmeme nedenlerinin korku olduğunu belirterek neler yaşadıklarını anlatmaya başladılar;

“Adım Aykat, aslında korktuğumuzdan kaynaklı kimseye bir şey anlatmak istemiyoruz. Çünkü bizler Esad’ı ve El-Nusra çetelerini çok iyi tanıyoruz. Onların yaptıklarını anlattığımız zaman orada yaşayan akrabalarımızı öldürürler. Bizler kaçtık kurtulduk ama hala ağabeylerimiz, amcalarımız oradalar. Esad bizim konuştuklarımızı duyarsa onları öldürecek diye korkuyoruz. Çünkü bu Esad için çok zor bir şey değil, hep yaptığı bir şey. Alışkın insan öldürmeye. Rojava şu anda kan gölüne dönmüş gibi. Doğduğumuz büyüdüğümüz, Rojava’yı anlatmaya korkuyoruz artık. Orada katliam var. Katliam nasıl anlatılır ki?

Savaş artık bitsin, bizler arkada bıraktıklarımızın yanına gidelim. Oraya dönmek buraya gelmekten de zor olacak çünkü geri döndüğümüzde arkada bıraktıklarımızı bulamayacağız belki. Burada da çok iyi değiliz belki ama kendimizi kurtardık gözüyle bakıyoruz. Biz buradayız ama savaş hala devam ediyor. Hala Rojava ve orada kalanlar bombalanıyor”. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu