GüncelMakaleler

ANALİZ | Pandemi sürecinde çalışma tarzımıza dair kısa hatırlatmalar

"Herkesin kendi işini, görevini en iyi şekilde yapması, sonuçlandırması önemlidir ancak bugün açısından da (genelde de yetmemekte), toplama dair kafa yoruşun ve sürecin önünü açmaya dair içine gireceğimiz yoğunlaşma ve buna dair pratik adım, anın ihtiyacıdır"

Kovid-19  pandemisi etkilerini sürdürmeye devam ederken, birçok ülkede “normalleşme” tartışmaları süreci başlatıldı. Pek çok ülkede pandemi gerekçe yapılarak baskı ve saldırı mekanizması devreye sokuldu.

Devletlerin pandemiyi güvenlik politikalarını devreye sokmanın fırsatına çevirmesi; Türkiye’de bekçi ve polis şiddetinin olağan hale getirilmesi ile kendini gösterirken, aynı mekanizma ABD’de ise siyahi bir gencin polis tarafından sokak ortasında katledilmesi ile açığa çıktı.

Baskı politikalarının artması, muhalif kesimlerin uzun mücadele sonucu elde ettiği kazanımlara dönük saldırılar, tablonun devrimci, ilerici ve  yurtseverler açısından giderek ağırlaşacağının işaretlerini veriyor.

Bir süredir politik özneler için mücadelenin giderek zorlaştığını ancak diğer taraftan ABD ve Lübnan gibi yerlerdeki eylemlerden görüldüğü üzere baskılara karşı isyan dalgasının yüzeye vurduğunu görüyoruz.

Yani devrimcileri her anlamıyla zorlu bir süreç bekliyor, isyan için koşullar uygunken yeni saldırılarla birlikte kazanımların hedef tahtasına konulması, kitle hareketinin geri çekilme durumu, pandemi nedeniyle milyonlarla buluşmanın olanakların darlaştırması durumu zorlaştırmaktadır.

Böylesi bir ortamda gelişebilecek olası direniş ve isyanlar için politik öznelerin bugünkü yetersizliğini, bunu aşma hedefiyle kitleye ulaşmanın yeni yol ve yöntemleri üzerinde tartışmaları sürdürmek gittikçe önemli bir hale gelmektedir.

Zira kitleye ulaşmak zaten zor iken, bir de var olan güç ile güncel durumun açığa çıkardığı yeni çelişkilere dair yeni yollar bulmak önümüzde duruyor.

Bunu da farklı yol ve yöntemleri devreye sokarak, devrimciliğin yeniden yeniden üretimi tartışmasını zorunlu kılıyor.

Hem çalışma tarzımız ve tempomuza dair kafa yormalı hem de başta devrimcilerin olmak üzere kitlenin pandemi nedeniyle evden çıkmama olasılığına karşı  müdahaleci olmak bu tartışmanın birer parçaları olarak tartışılabilir.

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süreçte Partizan Dergisinin 90. Sayısında yer alan “Çalışma Tarzımız Üzerine” makalesini üzerinden yürüttüğümüz tartışma oldukça verimli geçti. Bu sayıda o yazılan makale bugün de çalışma tarzımıza dönüp bakıldığında birçok noktada benzer tartışmaları yürütebileceğimizi gösteriyor.  Çünkü sorunları sadece bir makale ya da bir tartışma ile ortadan kaldırmak kabul edelim ki gerçekçi  değil. Benzer sorunların oldukça üzerinde durmak ve çözüm üretmek dışında da bir seçenek yoktur.

Makalenin “Örgütün işlev kazanması” başlığında incelenen “Demokratik Merkeziyetçilik” tartışması özellikle yeni kadrolar açısından ne anlam ifade etmektedir, pratikte nasıl hayat bulmaktadır, kolektif karar alma nasıl daha fazla hayat bulur gibi önemli sorular üzerinden başladık.

Bu başlıkların, birçok kere tartışılmasına rağmen tüm  kadrolar açısından özellikle böylesi özgün süreçlerde yeniden hatırlanması ihtiyaç olmaktadır. Çoğu zaman birçok şey teoride savunulsa da onu pratiğe uygulamakta zorlandığımız gerçeği önümüzde durmakta. Meseleye pratikte hayat vermek için ara ara bu tartışmaları yapmak oldukça faydalı olmaktadır.

“Politikleşme ve politik şekilleniş” ara başlığında yer alan; “Temelde çalışma tarzını sekteye uğratan meselelerin başında elbette ki politikleşme(me) seviyemiz gelmektedir. Keza kolektifimiz tespitte iyi ancak pratikte kötü bir seyir izlemektedir. Sayfalarca politik tespitin kırk yılı aşkın pratik deneyimin varlığına rağmen pratik etkisizliğimizin bu derece üst boyutta olması sorunun başka yerde olduğunu göstermektedir” (Partizan Dergisi  90.sayı sf: 95) belirlemesi hala önemli bir tartışma başlığı. Bu kısımda meselesinin politikleşme ile ilişkisi önem kazanıyor ve politikleşmenin sadece siyasi seviye ile bağı olmadığı, kişinin yaptığı tespitlere paralel bir yaşam sürmesinin politikleşme ile bağına işaret etmesi konu bağlamında isabetli bir noktada duruyor.

Yine her sürecin sorunu olagelen rutinleşme başlığı da önemli bir tartışma olarak önümüzde durmaktadır. Devrimcilikte amatör ruhun önemine de özel vurgu yapılan bölümde “Profesyonel çalışma tarzı ama kitleleri örgütleme konusunda amatör bir ruha ihtiyaç duyduğumuz açık” şeklindeki vurgu oldukça önemli.

Pandemi süreci içinde evlerine kapanmak zorunda bırakılan kitleye rağmen devrimcilerin politik özne olma gerçekliğinden hareketle pandeminin sona ermesini bekleme şansı yoktu. Bu süreç boyunca amatör ruh ile evlerinden çıkamayan kitle ile bağı sürdürmek ve yeni bağı oluşturmak meselenin güncel yanını oluşturmakta. Pandemi süreci “normalleşme” tartışması ile geri kalacağı düşünülse de 2. Dalga ile bu tartışma yeniden önümüze gelecektir.

“Salgının yeniden alev alması ve büyümesi durumda nasıl bir çalışma yürütmek gerekiyor?” sorusunu önümüze koymaktadır.

2 . dalga ile yeniden içe kapanma, yabancılaşma, dayanışmanın yok edilmesi vb. tartışmaları için devrimcilerin durumu tersine çevirmek için rutinleşme tehlikesine karşı daha fazla uyanık olması gerekiyor. Çünkü rutinleşme beraberinde sıradanlaşmayı, yüzeyselleşmeyi ve kitlelere, kolektife güvensizliği getirebilir.

Yine makalede yer alan “OHAL süreciyle birlikte, dışımızdaki süreçte rutin çalışmayı dahi imkansız kılmasına karşın, yeni duruma (somut koşullara) uygun bir çalışma tarzı oluşturmamak hareketsizliği dayatmaktadır. Ki hareketsizlik, bir devrimci için ölümle eş anlamlıdır” (Partizan Dergisi 90. sayı sy: 96) paragrafı bugünde pandemi nedeniyle benzer bir sürecin yaşandığını göstermektedir.(Çünkü aynı hareketsizlik, kitlenin geri çekilmesi mevcut durumda da geçerlidir)

Bugün mevcut gerçeklik içinde; kitlelerle birebir bağı sürdürmenin yeni yol ve yöntemlerini tartışmak önemlidir. Diğer taraftan yaşamda devrimciliği yeniden üretme tartışması bugünde günceldir o nedenle bu tartışmanın ara ara yapılması ihtiyaçtır. Dar pratiğin de önüne geçmek ve kolektifin tamamına dair daha fazla kafa yorma tartışmasını yeniden güncellemenin önünü açacaktır.

Çünkü bulunduğumuz noktada yaptıklarımız verili duruma müdahale için yeterli değildir, daha fazla çalışmak ve daha fazla üretmek zorundayız. Bu devrimcilerin işinin giderek zorlaştığı tartışmasının bir parçasıdır. Elbette herkesin kendi işini, görevini en iyi şekilde yapması, sonuçlandırması önemlidir ancak bugün açısından da( genelde de yetmemekte), toplama dair kafa yoruşun ve sürecin önünü açmaya dair içine gireceğimiz yoğunlaşma ve buna dair pratik adım, anın ihtiyacıdır.

Çünkü parçada yürütülen çalışma önemli olmakla birlikte bunun birleştirilmesi çok daha önemlidir. Bu sayede mevcut güce rağmen onun çok üstünde bir enerji ve ona bağlı kitle ilişkisi açığa çıkardığı gerçeğini deneyimlerimiz bizlere göstermiştir.

Makalenin diğer bir ara başlığı olan “Alancılık ve Adamcılık” bölümü de toplama kafa yormanın, bütünü düşünmenin ve kolektifin önüne koyduğu perspektifi gerçekleştirmesi için diğer önemli bir tartışma başlı oldu.

Makalenin  “Devrimci önderlik”  bölümünde önderliğin gelişen durumun analizini yapması, olası değişimlere, kitle hareketlerine dair hızlı bir öngörü ile kolektifi buna göre konumlandırması tartışmanın diğer önemli bir noktası olarak ele alındı. Önderlik mekanizmasının tam da bahsedilen koşullarda misyonunu daha hızlı açığa çıkarması gerektiği öne çıktı.

Bütün bu tartışmalar yukarıda da bahsettiğimiz gelişen durumun ya da açığa çıkan değişimleri, dinamikleri iyi anlamak ve buna göre konum alma noktasında kilit roller oynayacaktır. Çünkü mevcut konumlanış açığa çıkacak hareketliliği karşılamaya yeterli değildir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu