GüncelMakaleler

ÇEVİRİ | Devam eden köylü protestoları kolonyal zamanlardan ne kadar farklı?

"Köylülerin Delhi’ye yürüyüşleri kesintiye uğradığı için, Ulusal Karayolu 8’deki Sukhdev Dhaba’nun orada köylülere ait çadırlardan oluşan tam kapsamlı bir şehir oluşmuş durumda"

Bir aydır sömürge sonrası Hindistan’daki en önemli köylü seferberliği ortaya çıktı ve tarımsal yaşamda derin bir krizi açığa çıkardı. “Boğa kapitalisti”nin veya neo-zengin köylülüğün kayıtsızlığı göz önüne alındığında; ara sıra protestoların ısrarına, çobanların ve kabile köylülerin seferberliklerine ve Orta Hindistan’ın sürekli isyanına rağmen köylü hareketlerinin geçmişte kaldığı düşünülüyordu.

O halde, son kargaşanın devam eden tırmanışını anlamak için Hindistan’ın uzun vadeli köylü hareketi üzerine düşünmek çok önemlidir.

O zamanki ve şimdi köylü hareketleri arasında olağanüstü bir fark var. Sömürge Hindistan’da, köylü hareketleri büyük ölçüde Britanya İmparatorluğu’na veya ilkel yönetim altındaki devletlere karşıydı ve genellikle “zamindar, sahukar, sarkar (toprak ağası, tefeci ve devlet)” kombinasyonunu içeriyordu. Protestolar, gelir oranlarındaki artışa ve elitlerin talep edebileceği diğer türden yükümlülüklere, örneğin nakit veya ayni ücret olmaksızın dilenci veya zorla çalıştırmaya, baskıcı kesintilere ve yüksek faiz oranlı kredilerin geri ödenmesine karşı oluyordu.

Köylü hareketleri, Babür Hindistan’da nadir değildi, ancak Britanya Hindistan’da, özellikle gelir yerleşimi, orman raporları ve ilgili bürokrasileri de dahil olmak üzere sofistike sömürge aygıtına karşı büyük ölçüde artmıştı.

Sömürge bürokrasisi öncelikle bir gelir bürokrasisiydi, bu nedenle daha sonra diğer başka rollerle etiketlenen “toplayıcı” unvanı da buradan geliyordu. Hint demiryolları kurumu, devlete ve pazara derinlemesine nüfuz etmeyi kolaylaştırdı, tarımsal ürünlerin çıkarılması ve taşınması, “yabani” üzerinde bir kolonyal kontrol modu haline gelecekti.

Yaklaşık kırk yıldır tarihte köylü, çoban ve Adivasi hareketlerini inceledikten sonra, yeni çiftlik yasalarına karşı protestolarla dayanışma içinde olmaya karar verdim. Eski meslektaşım Yogendra Yadav’ın ana akım basılı ve elektronik medyadaki empati eksikliğinden dolayı Facebook Live raporlarını takip ediyordum ve bu yüzden Rajasthan-Haryana sınırındaki Shahjahanapur’a gitmeye karar verdim.

 

Devam eden köylü hareketi

Mevcut köylü hareketlerinin üç yönü var. Birincisi, egemenliğin çıplak görüntüsü.

Ulusal Karayolu 8’in bir tarafını kapatanlar köylüler değil, protesto alanına girişi kontrol eden ve yalnızca seçici olarak izin veren Haryana polisi. Yolda omuz seviyesinde yüksek beton kayalar dikildi, ardından göz yaşartıcı gaz ve daha önce soğuk bir kış gecesinde erkenci protestoculara karşı kullanılmış olan tazyikli su ile ilgili ayarlamalar yapıldı.

Egemenlik, hem Doğu Hindistan Şirketi hem de Britanya İmparatorluğu tarafından sergilenmişti -fetih, askeri kontrol, yerinden edilme, devasa orman alanlarının kesilmesi, hareketsizleştirme, gezgin/göçebe halkların yoksullaştırılması, marjinalleştirme ve dirençli köylülerin suçlu sayılması. Ranajit Guha, yalnızca erken sömürge döneminde yaklaşık 700 isyanın detaylı istatistiğini tuttu. (…)

Şimdiki egemenler hilekar, gelişkin ve bukalemun gibiler. Basın özgürlüğünü, direnişçi birey ve toplulukları sınıflandırma ve suçlu olarak farz etme olarak yansıtmaktalar. Buna göre bazıları (eylem yapan köylülerden bahsediliyor, Ç.N.) Pakistanlı diğerleri Khalistanlı! Tüm muhalefet ulusal karşıtıdır. Gerçek çoğu kez tersine çevrilir ve suçlayıcı hale getirilir.

Liberal-laikliğin hayaleti, Avrupa merkezli antropolojinin tarihte köylülere “ilkel isyancılar” denildiği tarihinin bir tekrarı olarak köylüleri kışkırtıldığı söylemiyle her yerde. Proletaryayı oluşturacak sınıfsal emek bilincinden yoksundular. Köylüler ancak Marksizm Asya’ya geldiğinde tam tersini okumaya başladılar.

Tarihler, Maoist Çin’in ardından, köylü çalışmalarının büyük bir alan haline geldiği 1980’lerde kesinlikle yeniden şekillendirildi. Chicago Üniversitesi’nde Çin, Rusya ve Hindistan’ın ekonomi politiği üzerine çalıştığım bir derste Lloyd Rudolph, köylünün rasyonalitesini vurgulayan Nobel ödüllü ekonomist Theodore Schulz’un bir metnini öğretti. (…)

İkincisi, devlet ile sermaye arasındaki ürkütücü dans.

Şimdiye kadar bu kapsamlı ithama bir şekilde şüpheyle yaklaşmıştım ve devletin özerkliği ve onun siyasi, sosyal ve ekonomik biçimlendirme kapasitesi hakkında uzun süredir devam eden teorik tartışmalardan etkilenmiştim.

Tarım ürünleri için yeni depolar olarak tasarlanan Haryana, Sonepat yakınlarındaki devasa ambarları gösteren videolar dolaşımda. Çiftlik yasalarının başka bir yerde tasarlandığı, iddia edildiğine göre bir kararname çıkarıldı ve ardından parlamento tarafından üçlü tarım yasası çıkarıldı. Tarım bir devlet konusudur, ancak bu yasaların yapımında federalizmden ziyade merkeziyetçilik ilkesi etkin olmuştur. Demokrasi, belirtildiği gibi otoriter bir etnokrasi haline geldi.

Üçüncü bir fark, sosyal sermaye ile ilgilidir. Topluluklar ve köyler Mewat gibi tüm bölgeleri harekete geçirirken, modern öncesi isyanlarda buna tanık oldu. Mevcut hareket hakkında çok şey yazıldı, ancak onu deneyimlemek başka bir mesele.

 

Kararlı protestocular

Köylülerin Delhi’ye yürüyüşleri kesintiye uğradığı için, Ulusal Karayolu 8’deki Sukhdev Dhaba’nun orada köylülere ait çadırlardan oluşan tam kapsamlı bir şehir oluşmuş durumda.

Duggalji’nin langarı veya bedava yemek servisi, protestoculara yiyecek sağlamak için yaklaşık 125 kişiyi gönderen Kota’dan yaşlı bir Gurdwara’nın (Sihlerin dini lideri, Ç.N.) katkısıdır. Protestoların başlamasından birkaç gün sonra geldiler ve yanlarında bir seferde 50 kişilik buğday unu yoğuracak bir makine getirdiler. Ondan önce ekmekler ve yemekler bir grup Sarpanch kadının elinden çıktı, kadınlar neşeyle buraya katkıda bulundu.

Çadırlar ve yatak takımları sağlandı, banyolar ve tuvaletler gönüllü bir grup tarafından mümkün olduğunca temiz tutuldu. Eski tip kazanlardan yıkanmak için sıcak su, çamaşır yıkamak için makineler, hastalara bakmak için bir klinik ve hatta günlük ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılayacak bir alışveriş merkezi var.

Belki de, özverili seva ya da hizmet, organizasyon ve insan gücü ve malzemesinin katkısının birleşimi için yönetişimden sorumlu olanların bu Sihler olduğunu düşündüm. (…)

Güçlü hakimiyet ve salgın bileşimi, Müslümanları “yabancı” olarak haklarından mahrum bırakacağından korkulan anayasa değişiklik tasarısı taslağına karşı protestoların önüne geçmeyi başardı. Ancak şimdiye kadar Sihleri ​​yenemedi! Egemen olan sadece demokrasi değil, Sih inancının İslam’dan aldığı şehadet fikrine üstün gelemez ve bu onları böylesine yorulamaz bir güç yapar!

Şimdiye kadar hareket, Jim Scott’ın terimleriyle köylünün “ahlaki ekonomisini” ifade etti. Protestolar, mahsul fiyatlarına devlet desteğinin geri çekilmesi, şirketlerin kırsal Hindistan üzerindeki beklenen hegemonyası, mahsul tedarikinde yeni “aracılar” hakkındaydı.

Toz çöktüğünde, tartışmayı minimum destek fiyatından (MSP) daha ileri götürmek ve iklim değişikliğinin kuraklık ve sellere neden olarak daha fazla tahribat yaratması muhtemel olduğundan, geçim kaynağı desteğine geçmek faydalı olacaktır. Bizim cansız şehirli orta sınıfımız tarımsal desteği eleştirse de, karayolları, otoyollar, tren istasyonları, havaalanları ve limanların altyapısı biçiminde devlet desteğinin en büyüğünü alan (tarımsal destek değil, Ç.N.) sermayedir! (Shail Mayaram, TheWire.in)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu