Emek

Mevsimlik işçiler… (Röportaj)

İBRAHİM COŞKUN

Geçimlerini sağlamak amacıyla tüm ailelerini yanlarına alarak Urfa’dan Manisa’ya domates toplamak için gelen mevsimlik işçiler, bir yandan kavurucu sıcağın altında ekmek parası çıkarmaya öte yandan ise dere yatağına kurdukları çadırlarda kötü şartlar altında kalmaya çabalıyor.

Yapımına yıllar önce başlanan GAP’ın, tarımı kalkındıracağı ve insanlara yeni iş sahaları açılacağının söylendiği Urfa’da yaşayan yurttaşlar, tarımdan para kazanmak için memleketlerinden binlerce kilometre ötedeki Manisa’ya geldi.

Manisa’nın Turgutlu İlçesi’ndeki Sarıbey Ovası’na bez çadırlarını kuran Urfalı yurttaşlar, sağlıksız ortamda zor bir hayat yaşıyor. Su ihtiyaçlarını hemen yanlarındaki dereden karşılayan mevsimlik işçiler, çocuklarının hastalığa yakalanmasından kaygılanıyor.

Ayrıca; muhtar, dayıbaşı ve çiftçilerin bir araya gelerek belirledikleri düşük ücrete talim eden mevsimlik işçiler, aldıkları ücretin bir kısmını da dayıbaşına yüzdelik olarak verdikleri için “karın tokluğuna” çalıştıklarından yakınıyor.

Mevsimlik işçilerden Hacı Subaşı, belediyenin kendileri için yaptığı yerlerin çok yetersiz kaldığını ve ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını dile getirdi. İçme suyu bulmadıklarını belirten Subaşı, banyo ve giysilerin yıkanması gibi ihtiyaçlarını dereden taşıdıkları su ile karşıladıklarını söyledi.

Suruç’ta kalacak yerleri ve işi olmadığı için Turgutlu’ya geldiklerini anlatan Subaşı, en büyük sıkıntısının oğlunun engelli olması olduğunu ifade etti. Tarlaya çalışmaya giderken akıllarının çadırda bıraktıkları çocuklarında kaldığını dile getiren Subaşı, alanda yılan gibi zararlı hayvanların bulunmasından çekindiklerini aktardı.

Subaşı, en büyük isteğinin özürlü çocuğuna sosyal yardımda bulunulması ve daha insanca koşullarda çalışmak olduğunu söyledi.

Engelli çocuğu olan bir diğer işçi Feyat Elmas ise, kendi imkanları ile aldıkları tekerlekli sandalyenin bozulmasından dolayı çocuğunu çadırdaki yatağa bırakarak çalışmaya gittiklerini dile getirdi.

Elmas, tarlada domates toplayanlara günlük 32 TL, domates kasaları taşıyanlara ise 37 TL verildiğini aktararak bu eşitsizliğin kaynağının fiyatları belirleyen dayıbaşı, muhtar ve çiftçiler olduğunu belirtti. Elmas, aldıkları paranın bir kısmını dayıbaşına verdiklerini geri kalanının ise ancak karınlarını doyurmaya yettiğini dile getirdi.

 

Ve kadın işçiler…

İşçilerin arasında belki de en fazla emek veren ve zorluk çekenler kadınlardan oluşuyor.

Hem tarlada çalışan hem de kısıtlı imkanlar altından ailelerine bakmak zorunda kalan kadınlardan Fatma Karakaya, sabah 05.00’da başladığı işinin gece saatlerine kadar sürdüğünü dile getirdi.

Kadınların saatlerce su kuyruğunda beklediğini ifade eden Karakaya, çeşmeden getirdikleri suyun ancak içmelerine yettiğini, diğer ihtiyaçları için ise yanlarından akan kirli dereden su taşıdıklarını anlattı.

Çocuklarının derede yüzmelerinden dolayı korktuklarını dile getiren Karakaya, suyun kirli olmasından dolayı çocuklarının salgın hastalığa kapılmasından endişelendiklerini belirtti. (diha)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu