Makaleler

Küfürle değil inatla direnelim!

Devletin ve onun sözcüsü AKP’nin her geçen gün toplumun hemen her kesimine yönelik saldırı ve baskılarının artarak devam ettiği günlerden geçiyoruz. Baskılarını zorla sağlamlaştırma politikasının sonu Gezi Parkı direnişiyle patlak verdi. Günledir direnen halkı deyim yerindeyse, korku duvarı aştı ve binlerce kişi sokak sokak, çatışarak direndi/direniyor. Gezi direnişinin başından bu yana gençlerin, sanatçıların, devrimci, ileri, demokrat kesimin ulusalcı tabanın, LGBT bireylerin, kadınların yani toplumun farklı kesimlerinin direnişine tanıklık ediyoruz. Bütün bu kesimler içinde daima kadınların da yer aldığı bir direniş sahnesi görüyoruz.

Gezi ve Gezi’nin dalga dalga yayıldığı her alanda barikatlarda yerini alan biz kadınları duvarlara yazılmış cinsiyetçi, homofobik yazılar rahatsız etti.

Toplumun bireye ya da bir olaya karşı tepkisinin bir kısmını bu şekilde kadının taciz eden küfürler dile getirilmesi başta direnişteki kadınları ve tüm kadınları rahatsız etmekte. İnsanların kendilerini bir ifade şekli olarak küfrü seçmesi yeni değil elbette.

Oynanan futbol maçında kendi takımını yenen rakip takıma ağız dolusu küfürlerden tutalım, sokak ortasında kavga eden çocukların dilinden dökülenlere, gençlere, trafikte kalınca sinirlenenlere, sevgilisiyle, eşiyle tartışan tüm erkeklere kadar yaşanan her olayda kadını ya da LGBT bireyi aşağılayan küfürler çok sıkça duyduğumuz, gördüğümüz bir taciz maalesef. Yine gözaltına alınan, tutuklanan kadınlara devletin ve polisinin en aşağılık işkence yöntemi olarak kullandığı yöntemlerden biridir küfür ve diğer taciz yöntemleri. Tabii aynı şey gözaltına alınan erkek için farklı yaşanmakta. Gözaltına alınan erkekse eğer, onun “namusuna dil” uzatarak incinmesi için eşine, kız kardeşine, sevgilisine küfür edilir, hatta karşısında bunlardan birine tecavüz edilerek kişiyi rencide etmek bir işkence yöntemidir. Erkek egemen devlet kendini erkeklik üzerinden güçlendirerek var ederek üretmektedir. Bu bilinen bir şey artık.

Gözaltındaki durum devlet tarafından ve sistemli bir şekilde yapılması anlamında biraz daha farklı da olsa özünde küfür erkek egemen devletin sisteminin dilidir.

Toplumun içine sirayet etmiş küfür özellikler erkekler tarafından kendini ifade etme şekli olarak algılanmakta. Karşıdaki kişiye ya da her neyse ona karşı öfkeni kusmak, onu aşağılamak, küçük düşürmek gibi bir dizi neden sayabiliriz.

Gezi’deki direnişe dönersek Taksim’de toplumun iktidara olan kinini, kendini ifade etme şekli olarak duvarlara “O.Ç. Tayyip” vb. buraya yazamayacağımız kadar cinsiyetçi, homofobik, transfobik, politik mecradan uzak, yüzlerce “slogan” yazıldı. Politik olmasını bir kenara koyarsak erkeklerin (çünkü küfürler mutlaka erkekler tarafından yazılmıştır) R. T. Erdoğan’ı aşağılamak, küçük düşürmek, belki de kendi zaferi kutlamak için ya da kendini ifade etmek için duvarlara yazdığı küfürler kadınlara yönelik tacizden başka bir şey değildir.

Peki neden erkekler kendilerini “kızdıran” kişilere ya da olaylarda küfre baş vurur. Çünkü erkek egemen toplumda kadın ikinci cinstir, erkeğe göre daha aşağıdadır. Erkek üzerinden tanımlanan kadına, erkeğe yakınlık durumuna göre erkeği aşağılamak, kinini- öfkesini kusmak kadın bedeni üzerinden yapılır. Bilinçli ya da bilinçsiz yapılan bu olay toplumda artık alışkanlık haline gelmiştir. O nedenle duvarlara o yazıları yazmamış belki de devrimci ahlakı buna izin vermemiş olan kimileri “içinden geçenin” yazılmasından kaynaklı tebessüm ederek, hoşuna giderek bahseder bu olaydan. Yazılan bu yazılarla kadını taciz ettiğinin farkında olan ya da olmayan herkesin bunu bilmesi gerekir ki, bu küfürler kadın bedeni üzerinden kadını aşağılayan, cinsiyetçi, ayrımcı, ötekileştirici, homofobik, transfobik yaklaşımlardır. Kadını bir cins olarak ikinci konumda gören, birine hakaret etmek istendiğinde bunu kadın üzerinde yapan herkes aslında kadınları taciz etmektedir.

Taksim’de, İzmir’de küfürler kadınlar tarafından silinirken “Küfürle değil, inatla diren”, “Küfretmek tacizdir, küfretmeden diren” sloganlarıyla eylemler yapıldı. Ege Üniversitesi’nden kadın bir öğrenci duruma tepki göstererek küfür etmeden direnebileceklerini aşağıdaki sözlerle dile getirdi; “Küfür kadın bedeninin aşağılandığı ve erkek cinselliğinin yüceltildiği ifadedir. Birçok erkek ve kadın küfrü ifade biçimi olarak özgürlük olarak görebiliyorlar fakat küfür kadın bedeninin aşağılandığı ikincil konuma düşürüldüğü güçsüzleştirildiği, aşağılandığı bir şey olarak karşımıza çıkıyor. Direnmenin farklı yolları var, küfretmeden direnebiliriz”

Bizler de bu direniş ve baskılara karşı yapılacak tüm direniş ve eylemlerde “küfürle değil inatla diren” şiarını rehber edinerek direnelim. Yanıbaşımızda kavgadaşımıza, barikat yoldaşımıza, LGBT bireylere yönelik tüm cinsiyetçi, homofobik küfürlere karşı inatla direnişi büyütelim. (İstanbul’dan bir YDK’lı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu