Güncel

Proletarya Partisi MK SB üyesi ile röportaj: “Savaşmaktan başka kurtuluş yolumuz bulunmamaktadır”

Proletarya Partisi MK SB üyesi Özgür Aren ile yapılan bir söyleşi yayımlandı. Aren, vermiş olduğu demeçlerde; birçok politik gelişmeye yönelik değerlendirmelerde bulunurken, Parti içi yaşanan süreçler hakkında birçok konuya değinildiği görünmektedir.

Proletarya Partisi MK SB üyesi Özgür Aren ile gerçekleştirilen bir söyleşi tkpml.com’da yayımlandı. Yayımlanan röportajın ilk bölümünde politik gelişmelere, dünya çapında gerçekleşen isyanlara yönelik değerlendirilmelere yer verildi.

“Komünist partiler donmuş mekanizmalar değildir”

Yapılan röportajda Özgür Aren’in, ülkenin siyasal sürecindeki gelişmelerin partinin tartışmalarına ne düzeyde yansıdığına ilişkin bilgiler aktarılarak “komünist partiler donmuş mekanizmalar değildir” diye belirttiği görünüyor.

Aren’in açıklamasındaki ilgili bölüm şu şekilde:

Kongremiz partimize yönelik yaşanan tüm bu saldırıları analiz etti ve çeşitli sonuçlar çıkardı. Denilebilir ki kongremizin üzerinde yükseldiği zemin, 2009 TEKEL Direnişi, 2013 Gezi İsyanı ve 2015 Özyönetim Direnişi’ne kadar götürülebilir. Bu direniş ve isyanlar zinciri, Partimiz açısından devrimin dinamiklerine vurgu yapmış ve TDH’nin bu dinamiklere olan uzaklığını göstererek, işçi sınıfına ve halk kitlelerine olan güvensizliğin kırılmasında önemli örnekler olarak devrim mücadelesi deneyimlerindeki yerlerini almıştır. Nitekim hatırlanırsa Gezi İsyanı’nda kitlelerin ön plana çıkardığı sloganlardan bir tanesi “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”tı. Bu sloganın önemini partimiz içinde yaşanan süreçte çok daha net gördük.

Biliyoruz ki, komünist partiler donmuş mekanizmalar değillerdir. Yaşayan, canlı örgütlenmelerdir. Onlar başta işçi sınıfı olmak üzere kitlelerle kurdukları bağlarla, sınıfın ve kitlelerin kendisini beslemesi ve denetlemesiyle yaşarlar. Partimiz, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünü bir parti olarak, bu direniş ve isyanlarda açığa çıkan enerjiyi yeterince kendine çekemedi. Kitlelerin taleplerini karşılayamadı. Daha doğru bir ifadeyle, partimizin önderliği, kitlelerin içinde bulunduğu duruma ve taleplerine yanıt olmakta başarısız oldu. Bu çok net görüldü. Örneğin Gezi İsyanı’nda açığa çıkan dinamiklerden öğrenmek ve kendi stratejisini bu dinamikler üzerinden yeniden üretmek ve güncellemek yerine, meseleye genel geçer yaklaştı. Parti önderliğinin bu pozisyonuna rağmen özellikle kadın ve gençlik alanındaki yoldaşlarımız bu direnişten çok şey öğrendiler ve partimizin duruşunu sorgulamaya başladılar.

Proletarya Partisinin 1. Kongresine yönelik değerlendirmelere de yer verilen röportajda Aren, dünya çapındaki isyan dalgalarına ve bunları göğüsleyebilecek MLM Partilere ilişkin görüşlere yer verdi:

Aren şu ifadelerde bulundu:

“Özellikle son yıllarda dünya çapında yaşanan isyan ve kitle hareketleri kapitalist sisteme karşı hoşnutsuzluğun, bir alternatif arayışının işaretleri olarak görülmelidir. Nitekim tam da bu nedenle emperyalist kapitalist ideologlarca şimdi de “Marks’ın geri döndüğü”, “tarihin sonunun gelmediği” dillendirilir oldu. Bundan daha da önemlisi emperyalist kapitalizm, yaşadığı krizi atlatamadığı oranda kendisine karşı ayaklanmaların, isyanların ve kitle hareketlerinin gelişebileceği öngörüsünde bulunarak, kendince çeşitli önlemler almaktadır.

Denilebilir ki bu saldırıları pratikte karşılayabilecek en donanımlı hareketler MLM’lerdi. Çünkü MLM ideolojisi bize “sosyalizmde yaşanabilecek olası geriye dönüşlere karşı” teorik bir alt yapı sunuyordu. Nitekim bu olasılığa karşı binlerce kültür devrimi gerekliliği savunuluyordu. Ne var ki, Uluslararası Komünist Hareket Başkan Mao’nun ölümünden sonra onun boşluğunu dolduramadı. Partimizin de kurucuları arasında yer aldığı DEH pratiği ve sonu biliniyor. Peru’da parlayan, Hindistan’da ilerleyen ve Nepal’de iktidar olanağı bulan komünist hareket, düşmanın saldırıları karşısında geriledi. Peru devrimi önderliğinin tutsak edilmesi, Nepal devrimi önderliğinin revizyonistleşmesi vb. gerekçeleriyle başarıya ulaşamadı. Ancak Hindistan devrimi düşmanın yoğun saldırıları karşısında direnmeye ve mücadele etmeye devam ediyor. Yoldaşlarımız son yıllarda kadrosal anlamda önemli kayıplar verdiler. Düşman Hindistan’da komünist hareketi sadece kırlarla sınırlamak istiyor.

Partimiz de dünya çapında yaşanan bu süreçten kendi payına düşeni aldı. Kuruluşundan itibaren MLM ideolojisini dünya görüşü olarak kabul eden partimiz, Kaypakkaya yoldaştan sonra önemli direniş ve başarılara, tarifsiz fedakarlıklara ve yüzlerce kayba rağmen devrimimizi başarıya ulaştıramadı. Bunda MLM ideolojiyi bir bilim olarak doğru kullanamayışımız etkili oldu. Partimizin sınıf mücadelesi arenasında bugün istenilen yerde olmamasının nedeni budur. Ya da şöyle ifade edeyim, partimiz MLM ideolojisini doğru kavrayamadığı, yeterli netlikte ele alamadığı için bugün aslında “hak ettiği” yerdedir.”

Röportajın tam metni tkpml.com‘da yer almaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu