Makaleler

Kerkük’e Düşti Yolım*

Irak merkezi hükümeti ile Irak Kürdistanı bölgesel yönetimi arasında bir süredir bir dizi siyasi ve ekonomik nedenlerle devam eden gerginlik ve kriz, 16 Kasım Cuma günü silahlı çatışmaya dönüştü.

Ortadoğu’da tüm dengelerin oynadığı, tüm taşların yerinin değişmeye başladığı bir süreçte, Irak’ın bu gelişmelerden etkilenmemesi söz konusu olamazdı. Ki nitekim uzun süredir statüsü tartışma ve gerginlik konusu olan Kerkük’te Kürt güçleri ile merkezi hükümet güçleri silahlı çatışmaya girdi. Tuz Hurmatu kentinde yaşanan çatışmada 1 kişi öldü.

Öncelikle son yaşanan çatışmaya giden süreci kısaca özetlemekte fayda var. Eylül ayından itibaren merkezi Irak hükümeti “terörle mücadele etmek” amacıyla Dicle Operasyon Gücü adı altında bir oluşum kurdu.

Bu oluşumun kurulması merkezi hükümet ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında var olan gerginliği hızla artırdı. Bu oluşumun Irak anayasasına uygun olup olmadığı üzerinden yürütülen hukuki tartışma, siyasal gerginliğe ivme kattı. Oluşumun meşruiyeti taraflarca başka bakış açılarıyla yorumlandı. Ancak nihayetinde bu operasyonel güç Kerkük, Diyala ve Selahaddin eyaletlerinde konumlanarak icraatlarına başladı.

Özellikle Kerkük’te konumlanması bu kentin statüsünün henüz netleşmemiş olması üzerinden değerlendirilmelidir. Kendi konumunu ve üstünlüğünü sağlamanın bir aracı olarak bu hamlenin yapıldığına şüphe yoktur. Kerkük hem siyasal hem de ekonomik anlamda Irak açısından stratejik bir konuma sahiptir.

Bu eyalet üzerinden hem Kürtler hem de merkezi hükümet hak talebinde bulunmaktadır. Bu eyaletin kimin yönetimi altında olacağı, güç dengelerini belirlemek açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Burası üzerinden yürüyen mücadele bölgesel bazda da sürmektedir.

Özellikle TC’nin Kerkük meselesinde özel bir hassasiyeti söz konusudur. Zira tarihsel anlamda Misak-ı Milli sınırlarının içinde olmasının getirdiği bir “hak” iddiası ve tabii bir de siyasal olarak bu eyaletin Kürt coğrafyası olmasının getirdiği özgün bir hassasiyet söz konusudur. Bu bağlamda buraya yönelik özel politikalar belirleyen ve gücü oranında yaşama geçiren bir konumlanışı vardır. “Kerkük’ün kaderinin Diyarbakır’ın kaderinden bağımsız olmadığı” söylemini açık vurgularla Türk egemen sınıfları ifade etmektedir.

Bu yönüyle Kerkük, Irak siyasi dengeleri ve bölgesel dengeler açısından oldukça önemlidir. Burada büyük ekonomik ve siyasi çıkarlar söz konusudur. Özellikle Irak iç dengelerini önemli oranda belirleyecek bir kudrete sahiptir. Ki son gelişmeler bunun göstergesidir.

Kerkük’ün bu tarihsel, ekonomik ve siyasal konumu son yaşanan gerginlikte denklemin epey karmaşık bir hal almasına neden olmuştur aynı zamanda. Irak merkezi hükümeti, Irak Kürdistan bölgesel Yönetimi, Türkiye, İran, Arap Yarımadası güçleri, ABD emperyalizmi arasındaki denklem oldukça karmaşıklaşmış, kimi güçler için manevra alanları daralmıştır.

Özellikle Türkiye açısından bu manevra alanının çok fazla daraldığını hatta yaşanan gelişmeler karşısından tavırsızlık pozisyonunda bu durumu rahatlıkla tespit edebiliriz. İki cami arasında “binamaz” kalma durumu söz konusudur.

Zira bir süredir devam eden Maliki ile yaşanan gerginlik ve bozuk ilişkiler bir yandan, diğer yandan ise tarihsel hak talebi ve Kürtlerin ne biçimde olursa olsun kazanımlarına karşı duyulan “alerji olma” hali söz konusudur.

Bu hassas denge içinde pozisyonunu netleştirme sıkıntısı yaşanmaktadır. Her ne kadar bir süredir Barzani üzerinden Kürtlerle bir ittifak arayışı söz konusu olsa da, özellikle kendi Kürt sorununu etkilemesinden duyduğu kaygı ile kararlaşamama hali vardır. Bu bağlamda ne yapacağını netleştiremeyen ve bu açıdan da gelişmelerin bir nevi dışında kalan bir gerçeklik söz konusudur.

Ancak Irak içinde safların daha da netleştiği, siyasal avantaj kazanma mücadelesinin daha da ivme kazandığı görülmektedir.

Gerilimin dozu artıyor!

Son yaşanan gelişmeler daha kapsamlı ve büyük siyasal, ekonomik ve askeri çatışmaların adeta ön habercisi gibidir. Zira Barzani peşmerge güçlerine “tüm saldırılara karşı hazırlıklı olma” çağrısı yaparken, Irak merkezi hükümeti ordu güçlerini bu bölgeye doğru kaydırmaktadır. Bu gelişmeler karşısında sürekli denge olma rolü üstlenen Talabani dahi yeni bir pozisyon alma ihtiyacı duymuştur.

Oldukça sembolik olan bir yer değişimi yaparak; bu süreçte Bağdat’ta kalma yerine Süleymaniye’ye gitmeyi tercih etmiştir.

Kuşkusuz bu tavır saflarını tercih etmeyi içermektedir. Ki Talabani Irak Kara Kuvvetleri Komutanı General Ali Gaydan’ı tartışmalı bölgelerden ordunun çıkarılması konusunda uyarıp aksi halde mahkemeye gideceğini ifade etti. Tüm bu gelişmeler gerilimin dozunu düşüren değil daha da artıracak potansiyel taşımaktadır.

Son olarak Barzani ve Maliki güçleri arasında Bağdat’ta yapılan görüşmelerde de sonuç alınamadığı görülmüştür. Kürt tarafının 14 maddelik anlaşma metni Maliki tarafından kabul edilmemiştir. Yoğun bir siyasal ve diplomatik mücadelenin sürerken, gerginliğin tırmanarak devam edeceğini gösteren gelişmeler yaşanmaktadır.

Gelişmeler çok yönlü ve tüm bölgeyi etkileyecek güçte

Bu gelişmelerin sadece zengin petrol yataklarına hakim olma gibi salt ekonomik çıkarlar ekseninde yaşandığı sanılmamalıdır. Bu her ne kadar can alıcı bir sorun olsa da, Kerkük üzerinden yürüyen kavgada esasen Irak’ın siyasal dengelerinde avantaj elde etme mücadelesi vardır. Burada kurulacak hakimiyet taraflara büyük siyasal avantajlar sağlayacaktır.

Kürt yönetimi Kürt coğrafyasının önemli bir parçasına Kürt kimliği meşruiyetini sağlayarak bir statüyü sağlamlaştırmış olacaktır. Irak merkezi hükümeti ise Kürt coğrafyasının bütünlüğünü bozarak kendi gücünü tazeleyecek ve Kürtlerin belli ulusal haklarının ve konumlarının kabul edilerek bağımlı bir konumda kalmasında belli avantajlar elde edecektir. Bu çatışma aynı zamanda ulusal statü kazanma ve egemenlik meselesinde yeni statü oluşturmayı içermektedir.

Kuşkusuz bu gerginlik bölgesel güç olan ve hamilik rolüne soyunan ülkeleri de doğrudan etkileyecektir. Bu cephede de belli oranda saflar daha berraklaşacaktır. Müslüman ülkelere önderlik etme rolüne soyunan Türkiye, şimdi bu alanı belli oranda daraltarak-daraltmak zorunda kalarak Sünni Müslüman devletler ve güçlerle ittifakı fiilen yaşama geçirmektedir. Bu bağlamda Şii Irak güçleri ve onların egemen olduğu siyasal rejimle dolaysız olarak bir çatışma durumu oluşmaktadır.

Ki zaten bu kimi zaman açık bir şekilde yaşanmaktadır. Sünni başbakan yardımcısı Haşimi’nin himaye edilmesiyle, Maliki rejimine karşı memnuniyetsizlik beyanlarıyla su yüzüne çıkmıştır. Ki Irak merkezi hükümeti de TC’ye karşı sert ve net ifadelerle bir karşıtlık oluşturmaktadır. Bu anlamda TC’nin kendine biçtiği hamilik ve önderlik rolünü karşısına almaktadır. Bu durum, bölgede mezhepsel temelde hizalanmanın izdüşümleridir ve İran ile Suriye’nin kuşatılmasını hedefleyen bir emperyalist projenin sonuçlarıdır aynı zamanda.

Gelişmeler TC’nin birçok siyasal meselede daha çabuk karar almasını ve netleşmesini sağlayacak muhtevaya sahiptir. Kürt meselesi ise bu bağlamda öne çıkan esas siyasal sorundur. Bu gelişmeler TC’nin bu noktada iç ve dış siyaset bağlamında ne yapacağına karar vermesini hızlandıracaktır.

Zira iç meselesi olan Kürt sorununa yeni bir biçim vermeden bu süreçlere doğrudan müdahil olacak koşulları yaratması söz konusu olamaz.

Politik manevra alanları sürekli daralmaktadır. Kendine biçtiği bölgesel rolle bu daralma arasında oluşan çelişkiyi mevcut konumlanışıyla sürdürmesi oldukça güçtür. Yaşanan her gelişme TC’nin bu çelişkiyle daha fazla yüzleşmesine vesile olmaktadır.

Projelendirdiği ve hayata geçirmeye çalıştığı Kürtlerle ittifak oluşturmayı sadece Barzani üzerinden gerçekleştiremeyeceği açıktır. Türkiye Kürdistanı’ndaki Kürtlerin haklarını yok sayarak ve mücadelelerini kemikleşmiş faşist tutumuyla ortadan kaldırmaya çalışarak büyük çıkarlarına odaklanamayacağı, talep edilen Kürtlerle sorun yaşamadığı koşulları oluşturmayı başaramayacağı açıktır.

Ortadoğu’nun yeni bir şekil ve yeni sınırlar, yeni siyasal pozisyonlar aradığı oldukça kritik bir aşamadan geçiyoruz. Her bir halkanın diğerinden bağımsız olmadığı bir içiçelik söz konusu. Kerkük’te yaşanan gelişmeler de bu zincirin halkalarından sadece birisidir. Salt Irak’ın bir iç mücadelesi, çatışması değildir.

Bölgesel gelişmelerin tetiklediği ve bölgede başka gelişmeleri tetikleyecek oldukça önemli bir gerginlik meselesidir. Bu süreç ve gelişmeler safları dahada netleşmeye götüren, kimin nerede hizalanacağını, kimlerin kimlerle ittifak kuracağını ve ne biçimde ne düzeyde bunun gerçekleşeceğini ortaya koyacak mahiyettedir.

* Bir Kerkük türküsü

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu