Manşet

Halk nehrine tutuklama terörü ile set örülemez!

Gezi Parkı’na yönelik yağma ve talan projesine karşı yapılan eyleme yönelik polis saldırısı ile başlayan ve bir anda kuru bozkırı tutuşturan alev gibi ülkemiz topraklarında yayılan isyan dalgası, egemenler cephesinde ciddi bir korkuya, çaresizliğe ve sıkışmışlığa sebep oldu. Sokaklara çıkan, evindeki tava-tenceresini bile protesto malzemesi haline getirerek devletin AKP eliyle gerçekleştirdiği baskı ve korku politikalarına karşı öfkesini dile getiren milyonlardı onları bu çaresizliğe iten…

31 Mayıs’ta başlayan ve 15 Haziran akşamı Gezi Parkı’na yönelik en pervasız saldırısını gerçekleştiren devlet, bu saldırının ardından Gezi Parkı ve Taksim Meydanı’nda adeta OHAL uygulamış, kimseyi bu alana yaklaştırmamış ve tüm ülkeye yayılan direnişi böylece kıracağını zannetmiştir. Ancak hem İstanbul’da direnenler hem de başta Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Eskişehir olmak üzere ülke genelinde direnişe geçenlerin öfkesi dinmemiştir.

Bunun üzerine devlet, halkın örgütlü güçlerine ellerinde listelerle baskın, gözaltı ve tutuklama terörü uygulamıştır. İlk olarak İstanbul’da ESP, ETHA, Atılım gazetesine düzenlenen baskınlarla başlayan süreç, Ankara, Adana ve İzmir’de BDSP, Halk Cephesi, Mücadele Birliği, Kaldıraç ve Partizan okurlarına yönelik polis terörü ile devam etmiştir. Aralarında 7 Partizan ve YDG okurunun da bulunduğu onlarca devrimci tutuklanmıştır.

İzmir’de 20 Haziran sabahı Gündoğdu Meydanı’nda bulunan direniş çadırlarına yönelik baskında aralarında 5 Partizan ve YDG okuru ile Özgür Gelecek gazetesi İzmir muhabirinin de bulunduğu 50’yi aşkın kişi gözaltına alındı. Gezi direnişine katılan bir okurumuz da ailesini ziyarete gittiği Ankara’da kaldığı eve yapılan baskınla gözaltına alınarak İzmir’e getirildi. Gözaltındakiler Güvenlik Şube’de sorgulanıp serbest bırakıldı. ancak Partizan, YDG okuru, DHF ve Kaldıraç üyelerinden oluşan 13 kişi “Terörle Mücadele” Şubesi tarafından sorgulanarak, “eylemleri kışkırtmak ve yönetmek suçu”ndan tutuklandı.

Bu saldırıların nedeni açıktır ki, devletin kendiliğinden gelişen halk direnişinin örgütlü bir güce dönüşmesinden duyulan o büyük korkudur. Bu saldırılar devrimci, demokratik kesimlerin halkla bütünleşme çabalarından duyulan rahatsızlığın bir ürünüdür. Bu korkunun ecele faydası yoktur. Çünkü sokağın, mücadelenin, dayanışmanın ne olduğunu gören ve yaşayan bir halk nehri önüne gözaltı ve tutuklama terörü ile set öremezsiniz.

Bugün hala baskınlar, gözaltı ve tutuklama saldırıları sürüyor. Bu saldırılar karşısında dayanışmayı büyütmenin vaktidir. Devlet bir an önce bu saldırılarından vazgeçmelidir. Devlet halkın örgütlü güçlerini “kışkırtıcı”, “marjinal”, “terörist” ilan etmek yerine Gezi direnişinin taleplerini yerine getirmelidir.

 

Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!

Gözaltına alınanlar, tutuklular serbest bırakılsın!

Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!

 

PARTİZAN

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu