Güncel

Kök saldı, büyüyor umut…

Şölen çalışmalarında son viraja doğru hızla ilerliyoruz.  Programın netleşmesiyle birlikte yeni bir ivme kazanan şölen hazırlıkları,  geçen süre içinde önemli bir birikim yaratmayı başardı.

Şölenin kamuoyuna duyurulması, merkezi düzeyde dar ve geniş kitle toplantılarıyla süreç hızlandı. Bunu bölgelerde şölen çalışmaları için gerçekleştirilen çeşitli etkinlikler takip etti. Bilet dağıtımları, afiş ve broşür çalışmalarıyla coşkulu bir tempoyla süregelen hazırlıklar kapsamında çok geniş bir kitleye ulaşma fırsatı yakaladık.

Önümüzdeki günlerde TV’ler ve radyo gibi kitlesel iletişim olanaklarıyla bunun katlanacağını söylemek mümkün. Hazırlıkların başlamasıyla birlikte geleneğimizi tanıyan, Tohum Kültür Merkeziyle bir şekilde ilişkilenmiş kitlemizde, ciddi bir heyecanın ortaya çıktığını söylemek abartı olmaz. Bir süredir böyle bir etkinliğin yapılmıyor oluşunun da etkisiyle birçok ilde, bölgede ve semtte dostlarımızdan, yoldaşlarımızdan çok olumlu tepkiler aldık.

Faaliyetimizin hemen her alanında tüm yoldaşların, değişik araçlarla ancak ortak bir hedef doğrultusunda harekete geçmesi ve ortaya koyduğu özverili-yoğun emek, kitlemizde heyecan ve coşkuyu tetikleyen en önemli faktörlerden oldu.

Programın geniş kesimleri kucaklayan bir içeriğe sahip olmasını da eklemek gerekir. Hazırlıklar kapsamında; örneğin “1 Mayıs’lar da beraber yürüdüğümüz” kitlemiz dışındaki tabanımızın bir bölümüne ulaştık, faaliyetimizin bugün olmadığı bölgelerde de yoğun bir ajitasyon propaganda faaliyeti yürütüldü/yürütülüyor.

Bununla birlikte faaliyetimizle birlikte çevre-çeperimizdeki pek çok insanımızın harekete geçmesi, geleneğimizi tanıyan ancak bugün atıl durumdaki çok sayıda yoldaşımızın-dostumuzun da çalışmalara dahil olması önemli bir sinerjiyi açığa çıkardı.

İstanbul’un hemen her semtinde ve bölgesinde yürütülen ajitasyon ve propaganda çalışması vesilesiyle ortaya çıkarılan ilişkiler yumağı geleneğimizin geçmişten bugüne geniş kitlelerle kurduğu ilişki ağı konusunda yeni öğrenmediğimiz ama güncellemeye ihtiyaç duyduğumuz gerçeği yeniden hatırlattı.

Evet 40 yıllık direniş ve mücadele tarihi boyunca, azımsanmayacak bir kitle ile bağ kurulduğunu, bunun önemli bir kısmının geleneğimize hâlâ saygı duyduğunu, önemli bir sempati beslediğini açıkça söylemeliyiz.

Afiş asarken, broşür dağıtımı yaparken ya da semt pazarlarında- meydanlarda sesli ajitasyon yaparken “yoldaşlar” diyerek bize sımsıkı sarılan, ben de “Partizancıyım” diyen, Tohumun faaliyetlerinden ya da şehit düşen yoldaşlardan söz eden çok sayıda insanla karşılaşmış olmak da bunun bir göstergesi olmalı. Kuşkusuz ortaya çıkan bu heyecan, kitlemize sirayet ettiği gibi yoldaşlarımızda da önemli bir yankı buldu.

İlk toplantılarda konuşmayı pek de tercih etmeyen yoldaşların, sonraki toplantılarda; faaliyeti, etkileşimlerini, coşkulu bir şekilde dile getirdiklerine, çeşitli önerilerde bulunduklarına tanık olduk. Bu da kitle faaliyetinin bizi örgütleyen, değiştiren ileri taşıyan temel karakterine çarpıcı bir örnek olarak not edilmeli. Toplu dağıtımlar ve stant benzeri kitlelerle birebir ilişki kurabildiğimiz araçlarla yürüttüğümüz faaliyetin özgüvenimizi geliştirdiğini açıkça itiraf edebiliriz.

Çoğunlukla her faaliyetçinin herhangi bir çalışma için kendi alanından çıkmak için çok da gönüllü olmadığı bugünkü gerçekliğimizde, bu “sınır”ın aşılmış olmasını yabana atmamak gerekir. Son hazırlıklarını sürdürdüğümüz,  kendi içinde son derece yoğun,  bir biçimiyle dağınık faaliyetimizin daha önce ilan ettiğimiz yürüyüş güzergâhı üzerinde yeniden durmak da faydalı olacaktır.

Bu anlamda, “Güçlü bir final yeni bir başlangıç” söylemi tam da bu çalışmanın amacını özetliyor. Ocak ayında düzenlenen geceyle startı verilen 40. yıl kampanyasının son bulacağı etkinlik olması bakımından “güçlü bir final” olmalı. 40. yılında daha geniş kesimlere ulaşmak, tabanımız ile yeniden ve yeniden buluşmak, sınıf mücadelesindeki varlığımızı düşmana/dosta gösterme hedefi bağlamında “güçlü bir final”.

Elbette söz konusu kampanyanın, geniş yığınlara dönük bir hedefi olduğu gibi “içe dönük” hedefleri de olacaktı. Kolektifin faaliyetinin sürdüğü her alanda kalıcı örgütlenmeler yaratmak, hedef kitle ile güçlü bağlar kurmak, örgütlülüğünü sağlamlaştırmak ve ileri taşımak bunlardan yalnızca birkaçı.

Söz konusu faaliyet, sınıf mücadelesinin ateşi içinde ortaya çıkan ve bugünlere gelen geleneğimizin, aynı yerde daha ileriye ve daha hızlı adımlar atmasına hizmet etmeliydi. Şölen, bir hedef değil etkileme, değiştirme ve örgütle(n)me faaliyetimizin bir parçası olarak düşünülmelidir. “Yeni bir başlangıç” derken, faaliyet yürüttüğümüz alanlarımızda faaliyetçilerimizin bir adım ileri çıkması, çevre-çeperimizdeki yoldaşlarımızın gelişmesi ve örgütsüz ise örgütlenmeleri; daha geniş kesimlerle sürekliliği sağlanmış bir ilişki ağının kurulabilmesinden söz ediyoruz demektir.

Sözünü ettiklerimizin gerçekleşmesi salonun dolmasından bağımsız kampanyanın amacına ulaştığını anlatır.

Yeni tanıştığımız ya da çalışmayla birlikte harekete geçen, faaliyetimize dâhil olan, emek harcayan dostlarımız, yoldaşlarımızla 12 Kasım’a dair bir gelecek tasarlamak bizi ileri taşıyacak temel yaklaşım olacaktır.

Kazanma umudunun hedef tahtasına konulduğu şu günlerde saldırıyı püskürtmek ve süreci tersine çevirmek için güçlü örgütlülüklere ihtiyaç olduğu açık. Öyleyse bize düşen geleceği kazanmak için umudu büyütmektir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu