Makaleler

Emperyalistler arası çelişkinin tezahürü; dinleme “skandalı”

Güvenlik, istihbarat ve dinleme aşikar olduğu üzere Edward Snowden’in ilk kez ortaya çıkardığı bir bilinmez veya bir “skandal” değil. ABD emperyalizmi tarafından “215-985” adı verilen sistemle dinlenmenin ortaya çıkması olayında yeni olan bu dinleme operasyonunun ortaya çıkarılmasıdır. ABD’nin kendilerini dinlemesinden şikâyet edenlerin, kendilerinin de, ABD teknolojisi kadar olmasa da, güvenlik-istihbarat kapsamında dinleme yapmadıklarına kimseyi inandıramazlar. Bu bir tür sakıncasını herkesin bildiği ama herkesin yararlanmak istediği için ağzını açmadığı pragmatist davranıştır.

Bahse konu olan mevzu toplumu oluşturan tüm bireyler nezdinde hayretler uyandırıcı bir olaydır. Fakat hayrete düşmeyenler bu olayda mağdur eden ve mağdur olan taraflarla birlikte sınıf perspektifli bakış açısına sahip olanlardır.

Güvenlik ve istihbarat gibi kavramlar kapsamları gereği sadece düşman olanı içermez. Düşman olan, düşman olma olasılığı olan ve dost ama denetimde olması gerekenler bu iki kavramın kapsamı içindedir. Ülke menfaati, çıkarları, üstünlük kurma, egemen olma ve güç kazanma gibi birçok meşrulaştırıcı nedenler “dost” olarak tabir edilenler için geçerli iken, “terör” gibi nedenler hem dost hem düşman için geçerli meşrulaştırıcı bahanelerdir. Ekonomik ve siyasi güç olanların dünyayı denetim altına almanın, denetim altına alma oranına paralel yönlendirmenin bu amaçla hiçbir kural tanımanın daha yaratıcı bir bahanesi olmazdı ya da Fransa’da 70 milyon insan, Almana Başkanı Angela Merkel’i dinlenmeyi ve Meksika Başkanlarının e-postalarını takip etmeyi meşrulaştırılamazdı.

Dinlenme “skandalı” skandal olarak nitelik kazanması bir sınıf ayrımına ve sınıfsal çelişkiye tekabül eder. Egemen sınıfların, ezilen emekçi sınıfları dinlemesi (istihbarat adına) oldukça normal olurken, sorumlular da hiçbir açıklama gereği duymaz. Egemen sınıfların birbirlerini dinlemeleri durumu tersine çevirir. Bu egemen sınıflar arsıdaki mevcut çelişkinin tezahürü olarak cereyan etmesinden ileri gelir. Sınıflı toplumlarda bugün açısından kapitalist sistemde sınıfların konumlanışı ekseninde burjuvazi-proletarya arsındaki çelişkinin ön planda olması, burjuva sınıfının kendi içindeki çelişkilerin olmadığı anlamını taşımaz. ABD’nin diğer emperyalist devletleri de dinlemesi, emperyalistler arası çelişkinin bir görünümüdür.

Ekonomik ve siyasi güç olma yarışının kamçıladığı bu çelişki, sermayeni azami kar hırsında şekil alır ve farklı biçimlerde meydana çıkar. Güvenlik ve istihbarat faaliyetlerinin alanı, kapsamı farklı açıdan emperyalistler arası çelişkilerin açığa çıkaran bir “skandal” dır. Çelişkinin uzlaşmaz yada uzlaşır niteliğini belirleyen dünya ekonomik ve siyasi konjonktürün nabzına göre biçim alır. Dinleme “krizinde” dünya kamuoyunu yansıyan bugün Suriye meselesinde karşı karşıya olunan, mevcut çelişkilerin gerildiği, Rusya-Çin Bloku olsaydı “krizin” boyutu aynı kalır mıydı? Bir savaş çıkmazdı tabi ki fakat siyasi arenada ve diplomasi savaşında çelişkiyi daha da derinleştiren bir koz olurdu. Fakat Soğuk Savaş döneminde 1960’lılarda CIA ve KGB arasındaki dinleme yarışı ABD ile Rusya’yı savaş eşiğine taşıdığını hatırlamakta da yarar var.

 

“Emperyalizmden kağıttan kaplan…”

İstihbarat amaçlı bir casusluk yöntemi olan dinleme be teknik takip, teknolojik gelişime paralel muazzam bir boyuta sahip. ABD emperyalizmi, istihbarat faaliyetlerini teknolojik olana 2. Emperyalist Paylaşım savaşından Japonya’nın Pearl Harbour baskını sonrası başlattı ve soğuk savaş döneminde yoğunlaştırdı, bugün tüm dünyayı takip edebilecek bir kapasiteye ulaştı. Dinleme teknolojisi ve faaliyet salt ABD’ye mahsus bir durum değil, diğer devletlerde de benzer teknoloji ve faaliyetler mevcut. Bu konu hakkında dünya kamuoyunun bilgisi basına yansıyanlardan ibaret. Basında yer alan bilgiler dahi bu durumun boyutu geldiği aşamayı gösteriyor.

Emperyalizmin dünyayı ezilen emekçi halkları denetim altına alma çabalarının ne olduğu ya da boyutu tabii ki önemlidir fakat bugün dinleme konusuyla gündeme gelen aynı ABD. 1945’te atom bombasını kullandığında dünya ülkelerine bir korku saldı.

Aynı dönem Çin’de devrime yürütülen Başkan Mao yoldaş, emperyalizmin atom bombasına karşı açık ve net konuşuyordu. Aynı açıklık ve netlik Mao yoldaşın sözünü tekrar ediyoruz. Tüm siyasi ekonomik, askeri ve teknolojik gücüne rağmen “EMPERYALİZM KAĞITTAN KAPLANDIR”!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu