GüncelMakaleler

DENGE AZADÎ | İşgal Operasyonunda Direniş Hesapları Bozdu: “Helikopterler Yere Teker Koyamıyorlar”

Görünen o ki faşist ittifak, daha kapsamlı ve uzun vadeli örgütlediği bu işgal operasyonuyla Garê’de aldığı yenilgiyi telafi etmek istiyor. Bunun üzerinden sistem içindeki kliklere, hala güçlü olduğunu ve yönetebildiğini göstermek istiyor.

Türk devletinin, 23 Nisan’ı 24’üne bağlayan gece Irak Kürdistanı’nda Zap, Metina ve Avaşin bölgelerine yönelik başlattığı işgal operasyonu, gerillanın büyük direnişiyle karşılaştı, bitirdik-bitiriyoruz çığlıkları yerini “Helikopterler yere teker koyamıyor” sözlerine bıraktı.

TC devleti, 24 Nisan 1915 Ermeni, Rum ve Süryani soykırımının yıldönümünde Gare’de aldığı yenilginin intikamını almak amacıyla Irak Kürdistanı’na yönelik, İHA, SİHA, savaş uçakları ve helikopterler ile sınırdaki karakollardan yapılan topçu atışlarıyla ağır bir saldırı işgal başlattı. “Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım” adı verilen işgal operasyonu, anaakım medyadan canlı yayınlar ve büyük bir gürültüyle, savaş tamtamlarıyla duyuruldu.

Geride kalan 15 günlük süre içinde Türk ordusunun gerilla karşısındaki başarısızlığı ve yenilgisi ana akım medyaya da yansımış durumda. “Terörün kökünü kurutuyoruz” nidalarıyla askeri işgal operasyonunu başlatan TC devleti, askeri-teknik üstünlüğüne rağmen gerillanın direnişi karşısında ağır kayıplar verdi-veriyor. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin sürece dair değerlendirme ve yorumları, Türk devletinin ilerleyemediği bölgeyi yoğun bir şekilde bombardımana tuttuğu yönünde. Diğer yandan TC devleti, bölgede devam eden çatışmalarda yaşadığı kayıpları da tıpkı daha önce yaptığı gibi gizliyor.

Anlaşılan o ki Türk devleti, geçen süre içinde işgale ilk başladığı dönemdeki hedeflerini revize etmiş durumda. Zira, devletin üst düzey yetkililerinin açıklamaları ve burjuva basında işgal operasyonuna yönelik giderek düşen tansiyon da buna işaret ediyor.

Geçtiğimiz günlerde sınır ötesi operasyonun sevk ve idare edildiği Şırnak’a giden Akar’ın, 3 Mayıs günü de komuta kademesiyle birlikte “Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım” operasyonlarının hava harekatlarının yönetildiği Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı’nda sarf ettiği;

“Dağlar, yamaçlar inmesi binmesi çok zor. Helikopterler yere teker koyamıyorlar. Bugüne kadarki mücadelede yapılması gerekenin hepsi yapıldı. Hava hücum harekatlarında helikopterlerimiz 300-500 sorti yaptı. Maalesef dost bildiğimiz bazı ülkeler PKK’ya füzeler verdiler. Dolayısıyla bunların her biri bizim için büyük bir tehlike, büyük bir risk” ifadeleri de Türk devletinin işgal operasyonuyla yarattığı beklentiyi aşağıya çekmek için harekete geçtiğine işaret ediyor.

TC devletinin Haftanîn ve Garê işgal operasyonlarıyla birlikte düşünüldüğünde 24 Nisan’da başlatığı yeni saldırıyla, Irak Kürdistanı’na adım adım yerleşme politikası izlediği anlaşılıyor. Girdiği, işgal ettiği bölgelere çok sayıda geçici ve kalıcı üs inşa eden TC devleti Irak Kürdistanı sınırı boyunca içeri girerek, Irak Kürdistanı ile Rojava arasındakı bağı kesme hedefi ile hareket ediyor.

TC’nin alandaki 12 stratejik bölgeye yerleşmek istediği, TC ile Berwari hattından Doskî hattına kadar olan bölgeye girerek HPG güçlerinin bağlantısını koparmak istediği anlaşılıyor. TC, bu işgal saldırılarıyla Şengal’e adım adım yaklaşarak saldırı için daha uygun bir zemin yaratmak istiyor.

Sık sık gündeme gelen Şengal’e saldırı için Türk devletinin bölge gerici devletlerini ve ABD ile Rusyayı ikna etmeye yönelik girişimleri de bu politikanın uzun vadeli bir planın parçası olarak gündemde tutulacağına işaret ediyor.

Açık ki TC devleti, bu politikalarını Irak devleti ve KDP’nin onayı ve desteği olmadan gerçekleştiremez. Nitekim son dönemlerde Zap, Metina ve Avaşin’de devam eden  işgal saldırılarında TC’nin Bağdat ve Hewlêr’den yardım istediği basına yansıdı. Şimdiye kadar gizli bir şekilde istihbarat ve koordine desteği veren KDP’nin, TC’nin bu talebine olur verdiği, Peşmerge Bakanlığı temsilcilerinin, Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı temsilcileriyle toplantı gerçekleştirdiği, toplantı ardından Peşmerge Bakanlığı ve Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı’nın, TC’nin sıkıştığı Metîna bölgesinin Kanîmasi, Serê Hemê, Badok, Girê Golê ve Kevirê Guvîn tepelerine güç gönderdiği basına yansıyanlar arasında.

Bunların içinde korucular, Başur’daki bazı işbirlikçiler ve Suriye’den getirilen çetelerin de olduğu biliniyor. Çetelerin sayılarının 400-500 arasında olduğu, hem Bakur’da, hem de Başur’dan saldırarak Irak Kürdistanı’na yerleşmek istedikleri biliniyor. Diğer yandan Türk devletinin bölgede kimyasal silah kullandığı iki defa tespit edilmiş durumda.
Daha önce de işgal operasyonuna, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Roj güçlerinin katıldığı yansımıştı. TC’nin bunların yetersiz kalması üzerine Hewlêr ve Bağdat’tan destek istediği anlaşılıyor. Irak devletinin tutumunun sessiz kalarak onay vermekten öte danışıklı dövüş olarak geliştiği görülüyor.

Nitekim, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Metîna’da üs kuracağız” açıklaması, Irak Parlamentosu ve Kürdistan Parlamentosu’nda “tepki” ile karşılanmıştı. Tepkiler üzerine Irak Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği Maslahatgüzarı’na protesto notası iletmiş, Irak Parlamentosu’nun onayı olmadan bölgede üs kurulmasına izin verilmeyeceği ilan edilmişti.

Ancak bu açıklama ve diplomatik hareketliliğe karşın bir sonraki gün Bağdat’ın bölgeye güç takviyesi yapması, TC ile bir pazarlık ve anlaşma olduğunu göseriyor.


Faşist İttifakın Geleceğinde İşgal Operasyonu Kritik Bir Rol Oynayacak!

İşgal saldırıları ve gerillanın bunun karşısındaki tarihi direnişi sürerken, AKP-MHP ittifakının böylesi bir işgal operasyonuna neden ihityaç duyduğu ve gündeme getirdiği üzerinde durmak gerekiyor.

Son olarak Garê’de yaşadıkları ağır yenilgiyi itiraf etmek zorunda kalan AKP-MHP ittifakı, beklendiği üzere sistemin tüm fraksiyonlarını, “terör” parantezinde kendi çizgisine çağırmıştı. Ne varki bu gerçekleşmemiş, düzen partileri ve sistemin farklı klikleri, AKP-MHP iktidarına mesafeli davranmış ve bu durum içeride büyük bir yarılmanın ortaya çıkmasına neden olmuştu.

Görünen o ki faşist ittifak, daha kapsamlı ve uzun vadeli örgütlediği bu işgal operasyonuyla Garê’de aldığı yenilgiyi telafi etmek istiyor. Bunun üzerinden sistem içindeki kliklere, hala güçlü olduğunu ve yönetebildiğini göstermek istiyor.

Böylelikle de iktidar katında, Türk sermayesi adına kaptan köşkündeki pozisyonunu da uzatma hedefiyle yaklaşıyor. Diğer yandan 1 Mayıs’ın salgın gerekçesiyle yasaklanmasıyla açığa çıkan tablo, faşist ittifakın, toplumsal anlamda yaşadığı derin sıkışmışlığı ve krizi de gösteriyor. AKP iktidarı, derinleşen ve keskinleşen çelişkilerin üstüne bir kez daha milliyetçlik ve şovenizm şalı atarak öfkeyi pasifize etmeyi ve başka kanallara akıtmayı hedefliyor.

Açık ki faşist ittifak, iktidar katındaki geleceğini Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne yönelik başarısında görüyor. Bu yanıyla Zap, Metina ve Avaşin’e yönelik işgal operasyonunda yaşayacağı yenilgi, alacağı darbe, sistem içi dengelerde ciddi bir sarsıntıya neden olacaktır.

Başka bir deyişle AKP-MHP ittifakının işgal operasyonunda püskürtülmesi, düzen siyasetinde dengeleri değiştirme potansiyeli taşıyor. Bu da, işgal operasyonlarının sadece Kürt Ulusal Özgürlük Hareketinin değil devrimci, ilerici güçlerin bir bütün olarak demokrasi güçlerinin sorunu olduğuna işaret ediyor.

Bu bakımdan işgal operasyonlarına karşı durmak Kürt Ulusal Özgürlük Hareketiyle birlikte devrimci-demokratik güçlerin önünde duran bir sorumluluktur!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu