GüncelMakaleler

YORUM | Yaşamak İçin mi Çalışıyoruz, Çalışmak İçin mi Yaşıyoruz?

"Bu yoksulluk zincirine karşı zam adı altında yapılan pansumanların kanamayı durdurmaktan ziyade bizi aldatmaktan başka bir işe yaramadığı gerçeğini gören herkes açısından mücadele etmek dışında bir seçenek yoktur."

Aralık ayının son günlerinde Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan adeta müjde verircesine asgari ücrete zam yapıldığını duyurdu. 1 Temmuz 2022 tarihinde yapılan zammın ardından yeni zamla 2022 Şubat ayına göre yüzde yüz zam gerçekleştirildi. Yaşanan artış, halka müjde olarak verilirken %300’lere varan zam oranları ve enflasyonla birlikte halk yoksulluk çukuruna batırılmış durumda. Beslenmeden, barınmaya, giyimden, ulaşıma adeta zam zincirinin arasında sürüklenen emekçilere, seçim sürecine kadar sus payı denilerek gerçekleştirilen zammın koca bir aldatmacadan ibaret olduğu emekçiler açısından çok net yaşanmakta. Zamlı maaş emekçilerin eline geçmeden ay ortasında kredi kartlarına, taksitle alınan kışlık-yazlık kıyafetlere gideceğini, ev sahiplerinin telefonlarıyla zam taleplerine uyanmak bu gerçeği her geçen gün tekrar tekrar halkın suratına çarpıyor. Ortalama bir esnaf lokantasında çorba pilav, salata ve ekmek ücreti 50 liranın üzerinde tutarken, yemek ücreti 55 lira olarak belirleniyor. Birçok işletme bu yemek ücretini dahi ödemezken bu ücretle emekçilerin sağlıklı beslenebileceği iddia ediliyor.

Ev kiralarına %25’in üzerinde yasal olarak zam yapılamayacağı iddia edilirken her gün ev sahipleri ve kiracılar arasında ölümle sonuçlanan olaylar zinciri yaşamamızın bir parçası haline getiriliyor. Millet İttifakı’nın “Her şey Çok Güzel Olacak!” vaadiyle seçildiği büyükşehir belediyelerinde arka arkaya yapılan zamlarla halka “her şey paranız kadar güzel olacak” deniyor. Büyükşehir belediyelerinde arka arkaya zamlar gerçekleştiriliyor. Mevcut iktidarın 20 yıldır geçmişteki gaz, ekmek kuyruklarını referans göstererek ekonominin iyi olduğunu iddia ettiği bir süreçten ekmek kuyruklarına benzin kuyruklarına uzanan bir zincirde iki egemen kliğinde halka yoksulluk ve geleceksizlikte ortaklığı görülüyor.

Ekonomiyle yatan, enflasyonla kalkan emekçiler açısından egemenlerin umut adı altında pazarladığı tüm ekonomik adımların özellikle son beş yıldır koca bir yalandan ibaret olduğu gerçeği apaçık karşımızda duruyor. AKP-MHP iktidarı tarafından bu sorunlar ilahi ya da küresel bir meseleye bağlanırken Altılı Masa tarafından da kısa vadede çözülemeyecek ekonomik sorunlar olarak propaganda edilip, kitlelerin umutsuzluğu, daha fazla derinleştirilmeye yaşamak için çalışmakla, çalışmak için yaşamak arasına sıkıştırılmaya çalışıyor.  

İMF Başkanı 2023 yılının ilk röportajında 2022’ye göre 2023’ün daha zorlu geçeceğini ifade ediyor. Pandemi ve Ukrayna işgalinin ekonomik krizi daha fazla derinleştirdiğini, Çin ve AB ekonomisinin daha fazla yavaşlayacağını bizim gibi ülkelerin ekonomisinin küçülmeye geçeceğini belirtiyor. Egemenler her geçen gün krizi fırsata çevirip kâr marjlarını yükseltmeye vurgunlara devam ederken Koç, Sabancı, Alarko, Yapı Kredi gibi şirketler kârlarını kat kat arttırırken Amazon, Apple vb. küresel şirketler zenginliklerine zenginlik katarken egemenlerin temsilcileri dahi mevcut krizin büyüyeceği gerçeğini dillendiriyor.

Açık ki emperyalist kapitalist sistem dünyada, Türkiye’de hakim sınıflar açısından fırsat ve zenginlikler vadederken halk yığınları açısından açlık sınırına dayanan bir yaşam dışında bir seçenek bırakmıyor.

Bu açıdan ezilenlerin hak alma mücadelelerini geliştirmek dışında bir seçeneği bulunmuyor. Vergiler, faturalar, zamlar kıskacında emekçilerin ekonomik ve siyasi sorunlarının çözümü açısından örgütlenme zorunluluğu gün gibi ortada duruyor. Bu örgütlülüğün ve mücadelenin bir örneği olarak EYT’liler açısından kazanıma dönüştüğünü görürken, bu kazanımla birlikte EYT’liler hedef gösterilerek her kazanımın başka bir saldırıyla karşılaştığını ifade etmek gerekiyor.

Bir yandan EYT müjdesi adı altında emekliliğe takılanlara seçim hediyesi verilirken emekli maaşlarına asgari ücret zam oranının yarısı kadar zam yapan devlet, burjuvazinin çıkarlarını korumaktan başka derdinin olmadığını halkın her kazanımını başka bir saldırıyla baltalayacağını göstermeye devam ediyor. Geleceği, özgürlüğü eşitliği, ekmeği, barınabilecek bir evi, insanca yaşanabilir bir dünyayı savunan herkes açısından örgütlenmek birlikte mücadele etmek somut bir gereklilik durumunda.

Bu yoksulluk zincirine karşı zam adı altında yapılan pansumanların kanamayı durdurmaktan ziyade bizi aldatmaktan başka bir işe yaramadığı gerçeğini gören herkes açısından mücadele etmek dışında bir seçenek yoktur. Egemenlerin bizleri sıkıştırmak istediği yoksulluk kıskacına karşı insanca bir yaşam mücadelesini büyütmek açlıkla boğuşan, gittikçe yoksullaşan ezilenlerin tek kurtuluş yoludur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu