Kadın

Cinsel şiddet ve hadım(!)

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri tüm yönleriyle ortalığa saçılıp daha görünür hale gelmişken, AKP’li iki kadın milletvekili (Alev Dedegil ve Aşkın Asan) cinsel şiddete ve çocuk istismarına yönelik yasa teklifi ile çıktı karşımıza.

Yasa teklifinin cinsel suçlara yönelik cezaların artırılması gibi kimi olumluluk diyebileceğimiz yönleri mevcut. Yine mevcut yasada bulunan “Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur” ifadesinin kaldırılması da bu olumluluklardan biri olarak sayılmalı. Bu şekilde mağdurlar, hastane ve Adli Tıp Kurumunda psikolojisini ellerindeki metrelerle ölçmeye çalışan görevlilere defalarca başından geçenleri anlatmak zorunda kalmayacak ve yasa gerekçesinde de söylendiği gibi “bu suça maruz kalanların ruh sağlığının mutlaka bozulmuş olacağı” kabul edilmiş olacak. Gerçi ceza artırımı ile ilgili olumlulukların arasına dahi tecavüzcünün cinsel organıyla tecavüz ettiğinde daha az ceza, yabancı bir madde ile tecavüz ettiğinde daha ağır ceza önermesi gibi enteresan yönler de yok değil.

Bu yasa teklifinde en çok tartışılan konu ise hiç kuşku yok ki (medyanın da yönlendirmesiyle) “hadım” meselesi oldu. Öyle ya her şeyde ama en çok kadını ilgilendiren meselelerde işin aktüel-magazinsel yanı ayyuka çıkar ama aktüelliğini yitirince de kısa sürede bir kenara atılıp unutuluverilir. Bu özgülde de değişen bir şey olmayacak! Herkes unutacak, ama kadınlar, (en çok da) bu şiddete maruz kalmış kadın ve çocuklar hariç…

ABD’nin bazı eyaletlerinde ve Avrupa’nın 7 ülkesinde tecavüzcüler ve pedofili hastaları için uygulanan kimyasal kısırlaştırma (kastrasyon) ile tecavüzcünün, uygulanan ilaçla testestoren düzeyinin düşürülmesi yoluyla cinsel arzularının azaltılacağı ve böylece çocuklara ve kadınlara zarar veremez duruma getirileceği iddia ediliyor.

Her fiil, sahibinin düşüncelerini, bakış açısını ortaya koyar. Bu yasa teklifinde olan da işte budur. AKP (kadın ya da erkek vekilleri, fark etmiyor) kadınların yaşadıklarına öyle bir pencereden bakmaktadır ki, tecavüz ve diğer cinsel suçların faillerinin hasta olduğunu varsaymaktadır. Bu durumda neredeyse acıyacağımız(!) bu zavallı(!) tecavüzcüleri “tedavi etmek” de AKP’ye düşmektedir pek tabii ki! Burada amaç tedavi etmek mi, cezalandırma mı o da tam belli olmamakla birlikte AKP, tek tek tecavüzcüleri “cezalandırır” ya da “tedavi ederken” bir bütün erkek egemenliğini aklamaktadır aslında.

Çünkü tecavüz ya da cinsel şiddet türleri erkek egemenliğinin iktidarını teyit eden ve sürdürmeyi amaçlayan şiddet olgusunun kadını en çok etkileyen boyutudur. Bunu bir hastalık olarak göstermek ya da bastırılamayan cinsel arzularla açıklamak erkek egemenliğini yeniden ve yeniden üretmekten başka bir şey değildir.

Birincisi bir konuda bir yasa teklifi hazırlarken öncelikle konuyla ilgili demokratik kurumların fikri alınmalıdır. Zira “Üç çocuk yapın” diyen genel başkana sahip bir partiden milletvekili olmak ve hatta kadın olmak bu kadar hassas ve önemli bir konuda uzman olmak anlamına gelmese gerek. Tecavüzün toplumsal nedenleri üzerinde gerçek bir eğitimin verilmesi, kadına yönelik ayrımcılığa karşı her türlü önlemin alınması, erkek egemenliğinin ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılması, cinsel suçlarda kadının tecavüze uğradığını kanıtlamasının şart koşulmaması, kadına yönelik işlenen suçlarda “ağır tahrik indirimi” uygulamasından vazgeçilmesi, namus tanımının kadın bedeni üzerinden yapılmasına son verilmesi için toplumun eğitilmesi vb. talepler orta yerde dururken tartışılan/tartıştırılan konunun “hadım” meselesi olması AKP’nin meseleye nereden baktığını tam olarak gösteriyor.

Meseleye buradan bakan bir partinin tüm bu talepleri yerine getirmesini elbette ummuyoruz ama illa “hadım da hadım” diye tutturulacaksa, en azından “işe” ilk olarak Orhan Çeker’den başlanmasını öneriyoruz!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu