Manşet

Çeşitli milliyetlerden ezilenlerin nefesleri karışıyor…

“Bir gül gördüm, tomurcuğa bezenmiş

Açsa yolacaklar, açmasa olmaz

Bir tohum yeşermiş

Çıksa yolacaklar, çıkmasa olmaz…”

Tarihe yolculuk,

Ankara’nın gecekondularında; hummalı bir telaş, heyecanlı bir kampanyayı anımsadım. Henüz on beşindeydim. Her biri bir tohum, sıcacık bir yürek; abi, bacı, kardeş… Her biri cesaret, güven… Her biri bir Kaypakkaya yoldaştılar… İstanbul merkezli 1978 yılı MHP-ÜGD Kapatılsın / MİT CİA Kontrgerilla Dağıtılsınkampanyasının finali, İstanbul… Yıkılası İstanbul… Bütün hazırlıklar tamamlanmış, yolculuk akşama. Yoldaş gelmiş kapıda, zamanı geldi diyor. Heyecanımı tarif etmem, saklayabilmem mümkün değil. Babamla Partizandan dolayı ilk karşı karşıya gelişimizi hatırlıyorum. Giderim, gidemezsin diye atıştığımızı…

Altındağ’da, Yenidoğan ‘da otobüsler hazır, Partizanları bekliyor. Düştük yollara, marşlar, türküler. Merak, heyecan, güven… En küçükleriydim belki de…

Pankartlar, flamalar.. Kürsüde Partizan yoldaş inletiyor her yeri. “He heval he, ben doğudan gelmişem. / Ellerim yara, yüreğim yaradır benim.. Yürüyor devrim kervanı, Partizan korteji, coşkuyla, güvenle, inançla kararlılıkla… Haykırıyor sloganları hep bir ağızdan. Başta sonra, görevlilerden herkese  disiplin ve inisiyatif içinde Partizanlar. Dosta düşmana mesaj net. Açık, hedefini dövüyor Partizan. Görevli yoldaşlar yayından fırlamaya hazır ok gibiler, inanç ve kararlılık abidesi gibi, yürüyorlar. Yanı başımızda, her biri tohum, herbiri Partizan…

Hal böyle olunca tohum çiçeğe durur

Dilsizler dile gelir, yürek kabına sığmaz

Kaldır başını tohum…

Akıtır ve aranır kirini, pasını

Açar tohum yediveren gül gibi…”

Geldik bu günlere, yandık, yakıldık, susuz bırakıldık, kopartıldı goncalarımız, fırtınalar içinde bıçak sırtında 40 yıl ezildi tomurcuklarımız. Seslendik kâmillere duyuyor musunuz diye. Çığlık olduk, haykırdık. Yenile yanıla, arıla durula.. Ama hep Kaypakkayacıyız ısrarla. Geldik bu güne…

Dün Munzur’dan taşıdık. Tohum açıyor, açmalı artık! Amed’den Ankara’ya, Edirne’den Wan’a, Hakkari’den Antakya’ya… Munzur’a karışıyor, Zap’a, Asi’ye, Fırat’a, Kızılırmak’a…

Umutu Tohumca, Tohum’u Umutla Büyütüyoruzhercai bir menekşedir. Artık tohum bu coğrafyada, on binler yollarda. Kampanya finalinde akın akın geliyordu her bir Kaypakkaya, bugüne kadar gördüğümüz, katıldığımız, dostlarımızın örgütlediği etkinlikleri gıptayla izlediğimiz etkinlikler geliyor aklıma. Özenle, ısrarla, özveriyle çalışıp; yerinde, zamanında, kitlelerin ihtiyaçlarını gören, bilen, sahiplenen şekilde yapılınca kampanya kaygıya, tasaya, güvensizliğe yer olmadığını bir kez daha görüyoruz. Yıkılası İstanbul’da Türkçe’den Kürtçe’ye, anadilleriyle pırıl pırıl.. Sahnede içerik, teknik… Her sanatçı, yoldaşımız, dostumuz özenli, sahiplenici tohum saçıyorlar salona… Bir makine ahenginde organizasyon. Zaman hızla geçiyor. Çeşitli milliyetlerden ezilenlerin nefesleri karışıyor. Bu yakıcı süreçte ille de olmazsa olmazımız “eşitlik, kardeşlik, Kürt Ulusu’na özgürlük sloganları…”

Ne güzeldir, onur veriyor dostlarımızın Tohum’u sahiplenmesi. Güzel insan Demirtaş’ın demir gibi duruşuyla, biz İbrahim’den öğrendik, Mahir’den, Deniz’den, Mazlum’dan… Bugün buradaysak, varsak, daha güçlü daha inançlıysak, kararlıysak onlardan mirastır bize. Bizi biz yapan, onlardır ve Kaypakkaya gibi direnerek mücadele ederek çıkacağız karanlıklardan… Hrant Dink’ten Yılmaz Güney’e, Ahmed Arif’ten Enver Gökçe’ye, Hasret Gültekin’den Ruhi Su’ya, Pir Sultan’dan Seyit Rıza’ya tohum olduk aktık… Bir daha Partizan coşkusuyla…

Ulus olmaktan kaynaklı haklarını istiyor bedenlerini açlığa yatıranlar. Başka yol, çare bırakılmayan Kürdistanlı tutsaklar 60. günlerinde. Hayatımızın burçlarında geziyorlar belki de. Dalgalanacaklar o burçlarda, sarı kırmızı yeşil…

Sonsuz kadar, on on, yüz yüz, bin bin her biri bir kartal.. Direniyorlar, mektup yazıyorlar… İçimizi kanatan, beynimizi tokatlayan, yüreğimizi zorlayan… Bizim için, sizin için, hepimiz için tohumumuza topraktır onlar…

“Kavganın töresi bu

Kan kanla yıkanacak

Al kanlı gömleklerle

Hedefe varılacak…”

Tohum dünü bugüne, bugünü yarına ulaştıracak… Bizi biz yapan değerlerimizi, sıcacık ettiniz yüreklerimizi… Yeniden ve yeniden hoş geldiniz, sefalar getirdiniz…

Yolunuz yolumuz!

Her birimiz umuda tohumuz…

Ankara’dan bir ÖG okuru

 

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu