Makaleler

Bangladeş’ten Nepalli yoldaşlara açık mektup

Frontlines Editörü: Nepal’de içlerinden çoğu kendisini (şu ya da bu şekilde) Maoist olarak tanımlayan devrimci ve revizyonist politik çizgiler arasındaki gelişme ve mücadele, tüm dünyada olduğu gibi Güney Asya’daki devrimciler arasında polemikler yaratmaya devam ediyor. Bangladeşli Maoistlerin bu Açık Mektubunda, (yeni kurulan) Nepal Komünist Partisi (Maoist) tarafından açıklamalar ve hareket sorgulanmakta ve onların açıklıkları ve yönelimleri tartışılmakta. Bu mektubun içeriğinde dünya çapında Maoist hareket açısından (hala araştırılmamış ve çözümlenmemiş) önemli sorunlar ortaya konmakta.

 

Komünist Parti-Marksist-Leninist-Maoist-Bangladeş: Nepalli Değerli Yoldaşlara Açık Mektup

Yoldaşlar ve dostlar,

Kızıl Selamlar!

Sizlere bu mektubu Nepal’deki devrim güneşinin uzun bir süre süredir sönmekte olduğu bir süreçte gönderiyoruz. Günümüz dünyasını sallayan ve ülkenin yüzde 80’ini kurtaran Halk Savaşı, liderlerin ihanetçi çizgisinden kaynaklı çöktü ve bunun sonucu olarak tüm kazanımlar kaybedildi. Şu anda ne Halk Savaşı, ne Kurtarılmış Bölgeler ne de Halk Kurtuluş Ordusu mevcut. Halk dışında hiçbir umut mevcut değil. Bir de devrimci sürecin bir sonucu olarak her ülkede genel olarak var olan samimi bir şekilde devrim arayışında olan birçok lider ve kadro dışında.

Devrimci Enternasyonal Hareket’in (DEH) bir üyesi olarak eski Nepal Komünist Partisi (Maoist), Maoizm’e karşı geldi, Devrim Yolunu terk etti ve Üs Alanlarını boşalttı. DEH Komitesi bu ihanetleri gizledi, gizli bir İki Çizgi mücadelesini savundu, oportünizmle bir arada yaşamayı onayladı ve Çizgi Mücadelesini sınırlama yanlış metodunu uyguladı, ve böylece DEH Komitesi, DEH’in önderlik rolünden vazgeçti. Maoizm’in reddedilmesi ise final oldu. Prachanda-Baburam revizyonistleri günümüz dünyası ve iç koşulların devrim için müsait olmadığını gösterdi, yani uzlaşma yapılmak zorundaydı. Onlar Yeni Demokrasi yerine burjuva demokrasisi dediler. Sözde barış görüşmeleri vesilesiyle Halk Kurtuluş Ordusu’nun gerici orduya teslim olmasını sağladılar ve ele geçirilen topraklar ve iktidar sömürgecilere teslim edilerek faşist Bürokrat Burjuvazinin emperyalist-yayılmacı uşakları haline geldiler. Diğer yandan Devrimci Komünist Parti-ABD kendi revizyonizminde sıçrama yaptı. NKP(Maoist) ve DKP-ABD, emperyalist dünya denilen küreselleşmenin sadece dış görünüşüne bakıp, çelişkili ve can çekişmekte olan öze bakmayarak dünyayı tek kutuplu olarak sundular ve savaş veya devrimin kaçınılmaz olmadığını gösterdiler. Bunlar, Marksizm’in yetersiz olduğunu ilan ettiler. Her ikisi de, Marksizm’in temel ilkelerinden biri olan Proletarya Diktatörlüğü’nü terk ettiler.  

Hatta DKP, Marksist Felsefeyi politik gerçeklik olarak niteleyip politik olmayan gerçeklik bayrağını göndere çekti. 2013 yılının başlamasıyla birlikte Nepal Komünist Partisi(Maoist) yeniden kuruldu. Partilerinin 7. Kongresi olan kuruluş kongresine bizleri de davet ettiler. Bunun için kendilerine teşekkür ediyoruz. Dikkate değer sayıda samimi Maoist lider ve kadronun bu parti içinde birleştiğini ifade etmek gerekir, ki bunların birçoğu Uluslararası Komünist Hareket içinde çalışma deneyimine sahipler. Birkaç gün önce, partimizin bir temsilcisi NKP (Maoist)’in yüksek düzey iki lideriyle bir görüşme yaptı. Bu temsilciler NKP(Maoist)’in devrime önderlik edeceğine dair umut doluydular ve yeni bir Komünist Enternasyonal ve Maoist Parti ve Örgütler Koordinasyon Komitesi benzeri bir örgütlenme inşa etmenin önemini belirttiler.

Hepimizin bildiği gibi Peru, Arjantin, Kolombiya, Ekvador, Panama, Fransa, İspanya, Belçika, Arabistan ve Afganistan MLM komünist partileri ile çeşitli ortak açıklamalar yaptık. Uluslararası Komünist Hareket içinde DEH Komitesi önderliği içinde, Avakianizm, Prachandizm ve merkeziyetçilik gibi oportünizme karşı mücadeleler yürüttük, aynı zamanda, yeni bir komünist enternasyonali inşa etmek için düşünmenin önemini öne sürdük.

Bu çerçevede, NKP(Maoist) içindeki samimi yoldaşlara ve aynı zamanda parti dışında kalmış olan samimi yoldaşlara bazı noktaları işaret etmek ve dikkatlerini çekmek isteriz. Yoldaşlar, devrimci bir ordu gerici bir orduya teslim olabilir mi? Size her ne onur verecek olurlarsa olsunlar, teslimiyetin kendisi mutlak onursuzluk değil midir? Bu ihanet değil midir? NKP(Maoist) onurlu bir teslimiyet derken ne demek istemektedir? Teslimiyetçi bir parti devrimci olamaz, değil mi?

NKP(Maoist) ne çeşit bir demokrasiye inanmaktadır? Ne çeşit bir cumhuriyet kurmak istemektedir? Yeni demokratik devrimci cumhuriyet mi federal cumhuriyet mi?

Devrim yapmak için, bir düşünceye sahip olmak gerekir. Bir düşünce Halk Savaşı yoluyla devrime rehberlik eder. Maoizm, her ülkede kendi düşünceleri yoluyla gerçekleşir. Marksizm-Leninizm-Maoizm ve halk savaşı evrenseldir. Bu gerçeklerden elde edilmiş, Başkan Mao’nun ölümünden sonraki en önemli komünist düşünce olan Gonzalo Düşüncesini kabul etmenin gerekli olduğunu düşünüyor musunuz? Sınıf işbirlikçisi pasifist Prachanda Düşüncesi burjuva bir düşünce değil midir? NKP(M), sadece Prachanda adını çıkartarak aynı Prachanda Düşüncesine mi inanmaktadır? Revizyonist Avakinaizmin Yeni Sentezi’ni reddediyor musunuz? Barış görüşmesinin ardındaki sebep nedir? Bu, gericilere orduyu, ele geçirilmiş alanları ve iktidarı teslim etmek değil midir? Orduyu, ele geçirilmiş alanları ve iktidarı terk ettikten sonra, barış görüşmeleriyle hangi amaç gerçekleştirilmiştir.

Her bir ülkede, devrimin yolunda yenilikler vardır. Kesinlikle, Nepal devriminin özgünlüğü Prachandacı pasifizm midir? Yani, Nepalli yoldaşlar bu özgünlükleri bulmalıdırlar, değil mi?

Bürokratik burjuvazi yarı-feodal, yarı-sömürge bir toplum sunmaktadır, ki onlar, ulusalcılık, dincilik vb. adına faşizmi kurumsallaştırmak istemektedirler. Bugün kapitalizm ölüm yatağındaki emperyalizm aşamasındadır. Bundan sonra artık ilerleme olasılığı yoktur. Oyun oynamaktan başka bir ideolojisi yoktur. Yani, can çekişen burjuvazinin doktrinlerinin farklı biçimleri çeşitli ihanetlerdir. Ve bu da faşizmdir. Yani, Nepalli gericilerin süreci, görüşmeler ve seçimlerle yapmak istediği şey faşizmdir, değil mi?

Bir komünist parti teslimiyetçi kara bir yolda ezildiği ve ortadan kalktığı durum, burjuva politikalar içinde yer aldığı için mi, proletaryanın sınıf politikalarını kabul ettiği için mi ortaya çıkar?

Katmandu’da Nepallilerin sadece yüzde 10’u yaşamaktadır. Neden bu kesime öncelik vermektesiniz? Ülkenin yüzde 80’i kurtarıldığında, Yeni Demokratik Cumhuriyet Katmandu olmadan da kurulabilirdi ve daha sonra Katmandu mücadele süreci içinde birleşebilirdi.

“Ordusu olmayan bir halkın hiçbir şeyi yoktur” tespitine katılıyor musunuz? Yani bu durumda, biraz halk desteği olduğu durumda, Silahlı Güç inşa etmek mümkün değil midir? Ve bu, burjuvazi gibi gizlici bir paralı asker ordusu oluşturarak değil, daha ziyade silahlı mücadeleyle gelişir, değil mi?

Halk Savaşı’nın genel geçerliğini kabul ediyor musunuz? Eğer ediyorsanız, neden Halk Savaşı başlatmaktan ayrı olarak bir de Şehir Tabanlı Ayaklanmadan bahsediyorsunuz? Bu ayaklanma halk savaşının bir parçası neden değil? Katmandu gibi gericilerin merkezinde gerçekleşecek bir ayaklanma büyük bir geri çekilme getirmeyecek mi? Daha doğrusu, başka bölgelerde ayaklanma gerçekleştirmeyecek misiniz, buralarda silahlı mücadele başlatmak daha kolay değil mi?

Çin’le ilgili pozisyonunuz nedir? Çin emperyalist bir ülke değil midir? Çin ile ittifak yaparak ne kazanmayı düşünüyorsunuz? Bu daha fazla emperyalist etkiyi ortaya çıkarmayacak mı? Bu komünist bir partiyi emperyalist uşağı bir parti haline getirmez mi?

Monarşi ile ilgili düşünceniz nedir? NKP(Maoist), eski monarşist kral Ganendra ile birleşme isteğini açıkladı. Bu feodalizm ve monarşinin yeniden inşa edilmesi değil midir? Bu, komünist partiyi feodal bir partiye dönüştürmeyecek mi?

Yoldaşlar,

Öncelikle belirmeliyizkiBangladeş’te Maoist hareket yeterince güçlüdür. Siraj Sikder proletaryanın politik partisini, halk savaşını, silahlı mücadelenin üslerini, alanlarını ve düşüncesini üretti. Fakat yoldaş Siraj’ın şehit düşmesinin ardından, sınırlı askeri mücadele devam etmiş olsa da, kendini tekrar eden teslimiyetçi oportünist çizgi onu zayıflattı. Bugün yüzlerce köyde, Maoist komünist politikalar hala etki gücüne sahiptir. Fakat alanların çoğunluğunda parti önderliği bulunmamaktadır. Bu durumu değiştirmek zor değildir. Doğru ideolojik yönelime sahip bir önderlik yapısına ihtiyaç vardır. Yeni partimiz mevcut boşluktan doğarak oluşturulmuştur. Kendimizi, kadrolarımızı ve halkı ideolojik olarak geliştirmek istiyoruz. Merkezcilik ihanet ve oportünizmdir. Doğru bir Marksist-Leninist-Maoist çizginin alternatifi yoktur. NKP (Maoist)’in davetinde söylediği gibi partilerimiz ve iki ülkenin halkları arasında bir dostluk bulunmaktadır, bu çok doğrudur. Bizler aynı Güney Asya halklarıyız ve enternasyonal olarak kardeşiz. Samimi olarak doğru bir Marksist-Leninist-Maoist ideolojik çizgi üzerine kurulu devrimci süreç Nepal ve Bangladeş’te ileri yürüyecektir.

Nepal ve Bangladeş’te devrim kaçınılmazdır!

 

Komünist Parti-Marksist-Leninist-Maoist-Bangladeş Merkez Komite

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu