H. Merkezi: Başbakan Tayyip Erdoğan 26 Temmuz günü havaalanı açılışı için geldiği Şirnex’te, Roboskî’de katledilen Kürt köylülerinin yakınlarıyla görüşmüştü. Ailelerle yapılan görüşmeye dair Başbakanlık Basın Merkezi tarafından bir açıklama yapıldı.
Görüşmenin tamamen insani zeminde gerçekleştiği, ailelerin olayla ilgili düşüncelerini ve taleplerini dile getirdiği, Başbakan’ın da bu hadiseye gösterdikleri ilgi ve hassasiyete dikkat çekerek, hükümet olarak attıkları adamları anlattığı belirtilen açıklamada “Hal böyle iken bir kısım yayın organlarında, Şırnak’taki bu görüşme ile ilgili olarak gerçeklerle bağdaşmayan iddialara yer verilmiştir.” denilerek görüşmenin “gerçek” içeriği kamuoyuyla paylaşıldı.
Tayyip bilinen görüşlerini tekrar etmiş!
Son derece samimi bir ortamda geçtiği söylenen görüşmede Tayyip’in aileleri dinlediği ve “Uludere olayıyla ilgili kamuoyunca bilinen görüşlerini tekrar ettiği” belirtiliyor. Adeta ailelerle dalga geçen Erdoğan, son derece “samimi” geçen bu görüşmede dalga geçmeye devam ediyor ve 580 günü geçen katliam için ailelere; “yargılama sürecine güvenilmesi gerektiğini” söylüyor.
“Başbakan’ın talimat olmadan bu operasyon yapılabilir mi?”
Görüşme sırasında Erdoğan’ın, ailelerden gelen “Başbakan’ın talimat olmadan bu operasyon yapılabilir mi?” sorusuna da haklı gördüğü ve savunduğu Roboskî katliamının talimatını kendi misyonunu aklamak için “her operasyonun Başbakanın bilgisi dahilinde yapılmadığını” söylemesi ise dikkat çekici bir ayrıntı olarak yer aldı.
Ayrıca açıklamada terörle mücadelede ilgili birimlerin yasalardan aldıkları yetki çerçevesinde gereken adımları attıkları, bu mücadele esnasında büyük saldırılar ve mağduriyetler yaşayan güvenlik güçlerinin en üst düzeyde hassasiyetle hareket ettikleri söylenerek katliam bir kez daha aklanmaya çalışıldı.
Açıklamanın sonunda olayla ilgili bir hüküm verilebilmesi halen devam etmekte olan yargı sürecinin tamamlanmasıyla mümkün olabileceği belirtilerek; “dolayısıyla yargıyı doğrudan etkileme niteliği taşıyacak spekülasyonlardan uzak durulması da büyük önem taşımaktadır.” denildi.
“Her kürtaj bir Uludere’dir” diye sular bulandırılmamış…
Açıklamadan bahsedilen “spekülatif” yazılardan birini Radikal gazetesindeki köşesinde kaleme alan Pınar Öğünç’e kulak verelim;
“28 Aralık 2011 tarihli katliamda çocuklarını kaybetmiş altı aileyle Başbakan’ın bu buluşmasının 27 Temmuz 2013 günü yaşandığına inanabiliyor musunuz siz? ‘O değilse emri vereni söylesin’in ötesi var. 580 gün geçmişken, samimiyet falan tartışmıyorum, bu cümleler sürreel gelmiyor mu size? Dosyanın sivil mahkemelerde görülmesi isteği tam iki kez reddedilmemiş… 15 ay sonra ‘kasıt yok’ diyen Meclis altkomisyon raporu çıkmamış… “Yatıp kalkıp Uludere diyorlar” diye bağrılmamış, “Her kürtaj bir Uludere’dir” diye sular bulandırılmamış, muhtelif hükümet üyeleri tarafından “34 kişiden daha önemli bir süreç yaşanıyor”, “Onlar figüran” gibi cümleler zikredilmemiş. Mevzu ile ilgili tüm soru önergeleri reddedilmemiş, Uludere protestoları suç sayılıp iddianamelerde ‘ölü ele geçirilen 34 kişi’ denmemiş… Beşinci ayında ağızdan “O yükseklikten bu Ahmet midir, Mehmet midir bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi bir şekilde yapmıştır” çıkmamış, ‘hepsi sivil’ demenin yönlendirme olduğu söylenmemiş, “Kimse kaçakçılığı meşru göstermesin” resti çekilmemiş… Altıncı ayında toplanan ailelerin üzerine TOMA’lar sürülmemiş… Yargı beklerken rütbelilere madalyalar takılmamış… Uluderelilerin telefonları dinlenmemiş, soruşturma açmak için kulp aranmamış… Daha üçüncü günden ‘resmi rakamın ötesinde’ olduğu vurgulanarak tazminat yüzlerce kez sakız edilmemiş… Sanki 580 günün tekinde aydınlansın diye siyasi irade gösterilmiş.
Sanki 580 gün geçmediği için özrün zamanı gelmemiş. Sanki tüm bunlar hiç olmamış. İki gün önce o iftarda yaşananlar, bunlar yaşandıktan sonra yaşanamaz çünkü.” (29/07/2013, Radikal gazetesi)
