GüncelManşet

Dora işçisi;“Haklı mücadelemden vazgeçmedim!”

İstanbul: Dora Otel’de çalışan 28 işçi, çalışma koşulları ve hak gasplarından dolayı Tüm Emek Sen’e üye olmuşlar; sendikaya üye olan işçiler, her zaman olduğu gibi patronun “sendikasız işçi” tehdidi ve baskısıyla karşı karşıya kalmışlardı. Bu 28 işçiden biri ise Esin Gülüm

Esin Gülüm, tehditlerle beraber işten çıkarıldı. İşten çıkarılan Gülüm, iş yerine dava açarak hakkı olanı almak için 1,5 sene bekledi. 1,5 yılın ardından 23 Şubat 2016’da davayı kazanan Gülüm, “Bir kadının görevi yemek yapmak, çocuk yapmak değil; çalışma hayatında da var olabilmektir” diyor. Özgür Gelecek Gazetesi olarak Esin Gülüm’le kazanımla sonuçlanan mücadelesi hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Gülüm, oteldeki hak gasplarından dolayı mücadeleye başladıklarını ifade ederek “Çalışma saatlerimiz normalde 8 saatti, fakat 8 saatin üzerinde çalışıyorduk. Ve mesai ücreti ödenmiyordu” dedi.

Otelde personel sayısının az olduğunu belirten Gülüm, “Çalıştığımız otel Dolapdere Caddesi üzerindeydi, otelimize personel bulamıyorduk. Bulamayınca da az personel olduğundan izne gönderilmiyorduk. Ne para alıyorduk ne de iznimizi kullanabiliyorduk. Çok çalışıyorduk fakat emeğimizin karşılığını alamıyorduk” dedi. Gülüm, iş yerinde müşterilerin olmaması nedeniyle müdürlerin kendilerine baskı yaptığını ifade ederek “Yerinden dolayı ve otel ücretlerinin yüksek olmasından kaynaklı müşteri kaybı oluyordu. Restorandaki arkadaşlara satışları artırması üzerinden baskı kuruluyordu. Aynı zamanda müdür keyfi olarak işçileri işten atıyordu ” dedi. İş yerinde baskıların devam etmesi üzerine çözüm aradıklarını ve 28 kişiyle Tüm Emek Sen’e üye olduklarını ifade eden Gülüm, “50-55 kişilik bir otelde çalışıyorduk, takım sözleşmesinin aslında yasal profilini yerine getirmiştik sayı olarak. Daha sonra içimizden birileri gidip müdüre sendikaya üye olacağımızı söyleyince iş yeri sendikalaşmamızı istemediğinden 5 kişi işten çıkarıldı” dedi.

Gülüm, iş arkadaşlarının işten atıldığını duydukları anda sendikayla birlikte karar alarak iş yavaşlatma eylemi gerçekleştiklerini söyledi. Sendikanın işçilerle birlikte otel yöneticileriyle görüştüğünü ve iş yerinin eylem yapan hiçbir işçiyi çıkarmama sözü verdiğini belirten Gülüm, bu sözün tutulmadığını belirtti. “İkişerli üçerli gruplar şeklinde arkadaşlarımız işten atılmaya devam etti. Çünkü takım sözleşmesi tamamlamıştık onu düşürüp sendikanın iradesini kırabilmek için ellerinden geleni yaptılar. İş yerinde bazı arkadaşlarımızı istifaya zorlayarak bazıların üzerine farklı suçlamalar atarak haksız yere işten çıkardılar. Ben en son çıkarılan işçilerden biriydim” şeklinde konuştu.

Gülüm, yapılan baskıyı şöyle anlattı: “İş yerinde üzerime çok geliyorlardı. Hem mezhebimden dolayı hem de Arap kökenli olmamdan dolayı. Tabii ki kadın oluşum üzerinden de bir büyük baskı vardı. Otelde resepsiyonda çalışan tek kadın bendim. Benim sendikalı olduğumu fark etmelerinin ardından tehditler aldım. İşyerinde vardiyalı çalıştığımda gece 11.00’de çıkıyordum. ‘Dolapdere gibi bir yerden evine gitmeye çalışıyorsun, kadın başına neler gelir sen hiç düşünüyor musun’ gibi iğrenç tehditler aldım. Onun dışında mezhebimle ilgili de çok büyük sorun yaşadım” dedi.

Gülüm işten atıldıktan sonra Dora Otel’e işe iade ile sendikal ve kıdem tazminatı davası açtığını kaydetti. 1,5 sene hukuksal anlamda mücadele ettiğini belirerek “Dava 1,5 sene sürdü. Daha erken sonuç alırdım fakat iki-üç ay uzamasının sebebi hâkimin başka ilinti bir davanın bilirkişi raporunu istemesi oldu. O bilirkişi raporunu bekledim. Ve 23 Şubat’ta benim davam sonuçlandı. İşe iademi, sendikal tazminatını ve kıdem tazminatını kazandım. Fakat işveren sonuca itiraz etti ve temyize gitti” dedi.

Gülüm son olarak şunları söyledi: “ Ben bir kadın olarak haklı mücadelemden vazgeçmedim. Sendikadan korkmasınlar. Sendikayı ve iş yerini var edenler işçilerdir. Emeğinin farkına varsın herkes. Bir kadının görevi yemek yapmak, çocuk yapmak değil çalışma hayatında da var olabilirler” dedi.

Dora işçisi;“Haklı mücadelemden vazgeçmedim!”

İstanbul: Dora Otel’de çalışan 28 işçi, çalışma koşulları ve hak gasplarından dolayı Tüm Emek Sen’e üye olmuşlar; sendikaya üye olan işçiler, her zaman olduğu gibi patronun “sendikasız işçi” tehdidi ve baskısıyla karşı karşıya kalmışlardı. Bu 28 işçiden biri ise Esin Gülüm

Esin Gülüm, tehditlerle beraber işten çıkarıldı. İşten çıkarılan Gülüm, iş yerine dava açarak hakkı olanı almak için 1,5 sene bekledi. 1,5 yılın ardından 23 Şubat 2016’da davayı kazanan Gülüm, “Bir kadının görevi yemek yapmak, çocuk yapmak değil; çalışma hayatında da var olabilmektir” diyor. Özgür Gelecek Gazetesi olarak Esin Gülüm’le kazanımla sonuçlanan mücadelesi hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Gülüm, oteldeki hak gasplarından dolayı mücadeleye başladıklarını ifade ederek “Çalışma saatlerimiz normalde 8 saatti, fakat 8 saatin üzerinde çalışıyorduk. Ve mesai ücreti ödenmiyordu” dedi.

Otelde personel sayısının az olduğunu belirten Gülüm, “Çalıştığımız otel Dolapdere Caddesi üzerindeydi, otelimize personel bulamıyorduk. Bulamayınca da az personel olduğundan izne gönderilmiyorduk. Ne para alıyorduk ne de iznimizi kullanabiliyorduk. Çok çalışıyorduk fakat emeğimizin karşılığını alamıyorduk” dedi. Gülüm, iş yerinde müşterilerin olmaması nedeniyle müdürlerin kendilerine baskı yaptığını ifade ederek “Yerinden dolayı ve otel ücretlerinin yüksek olmasından kaynaklı müşteri kaybı oluyordu. Restorandaki arkadaşlara satışları artırması üzerinden baskı kuruluyordu. Aynı zamanda müdür keyfi olarak işçileri işten atıyordu ” dedi. İş yerinde baskıların devam etmesi üzerine çözüm aradıklarını ve 28 kişiyle Tüm Emek Sen’e üye olduklarını ifade eden Gülüm, “50-55 kişilik bir otelde çalışıyorduk, takım sözleşmesinin aslında yasal profilini yerine getirmiştik sayı olarak. Daha sonra içimizden birileri gidip müdüre sendikaya üye olacağımızı söyleyince iş yeri sendikalaşmamızı istemediğinden 5 kişi işten çıkarıldı” dedi.

Gülüm, iş arkadaşlarının işten atıldığını duydukları anda sendikayla birlikte karar alarak iş yavaşlatma eylemi gerçekleştiklerini söyledi. Sendikanın işçilerle birlikte otel yöneticileriyle görüştüğünü ve iş yerinin eylem yapan hiçbir işçiyi çıkarmama sözü verdiğini belirten Gülüm, bu sözün tutulmadığını belirtti. “İkişerli üçerli gruplar şeklinde arkadaşlarımız işten atılmaya devam etti. Çünkü takım sözleşmesi tamamlamıştık onu düşürüp sendikanın iradesini kırabilmek için ellerinden geleni yaptılar. İş yerinde bazı arkadaşlarımızı istifaya zorlayarak bazıların üzerine farklı suçlamalar atarak haksız yere işten çıkardılar. Ben en son çıkarılan işçilerden biriydim” şeklinde konuştu.

Gülüm, yapılan baskıyı şöyle anlattı: “İş yerinde üzerime çok geliyorlardı. Hem mezhebimden dolayı hem de Arap kökenli olmamdan dolayı. Tabii ki kadın oluşum üzerinden de bir büyük baskı vardı. Otelde resepsiyonda çalışan tek kadın bendim. Benim sendikalı olduğumu fark etmelerinin ardından tehditler aldım. İşyerinde vardiyalı çalıştığımda gece 11.00’de çıkıyordum. ‘Dolapdere gibi bir yerden evine gitmeye çalışıyorsun, kadın başına neler gelir sen hiç düşünüyor musun’ gibi iğrenç tehditler aldım. Onun dışında mezhebimle ilgili de çok büyük sorun yaşadım” dedi.

Gülüm işten atıldıktan sonra Dora Otel’e işe iade ile sendikal ve kıdem tazminatı davası açtığını kaydetti. 1,5 sene hukuksal anlamda mücadele ettiğini belirerek “Dava 1,5 sene sürdü. Daha erken sonuç alırdım fakat iki-üç ay uzamasının sebebi hâkimin başka ilinti bir davanın bilirkişi raporunu istemesi oldu. O bilirkişi raporunu bekledim. Ve 23 Şubat’ta benim davam sonuçlandı. İşe iademi, sendikal tazminatını ve kıdem tazminatını kazandım. Fakat işveren sonuca itiraz etti ve temyize gitti” dedi.

Gülüm son olarak şunları söyledi: “ Ben bir kadın olarak haklı mücadelemden vazgeçmedim. Sendikadan korkmasınlar. Sendikayı ve iş yerini var edenler işçilerdir. Emeğinin farkına varsın herkes. Bir kadının görevi yemek yapmak, çocuk yapmak değil çalışma hayatında da var olabilirler” dedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu