Emek

TC’nin “Varlık Fonu” çaresizliği üzerine…

Geçtiğimiz günlerde devletin köklü kuruluşlarından olan PTT, Ziraat Bankası, Çaykur gibi önemli yapılanmalar AKP hükümeti tarafından alınan bir kararla Varlık Fonuna aktarıldı. Bu zamana kadar gelirleri Hazine tarafından tahsis edilen, ismi geçen kuruluşlar Varlık Fonuna devredilerek devlet hazinesinden çıkarmış oldu.

Varlık Fonu; gelişmiş ülkelerde yani bütçe fazlası veren ülkelerde gelecek nesillerin refahı düşünülerek kullanılan bir fondur. Yani bütçenin fazlası fona aktarıp ileriki dönemlerde kullanılacak yatırımları için bekletilir. ancak bizimki gibi yarı sömürge ülkeler genel olarak bütçe açığı verir yani fona aktarılacak bir fazlalıktan söz dahi edilemez. Ülkemiz nezdinde meseleyi değerlendirirsek Kasım ayı ödemeler dengesi incelendiğinde 2.3 milyar dolar cari açık veren bir ekonomide zaten bütçe fazlasından söz edilemez. Peki, bütçe açığı veren bir ülkedeki gelir kaynaklarının varlık fonuna aktarılması ne anlama gelmektedir?

Bütçe açığı veren ülkelerde genel anlamda fona aktarım yapılması pek tercih edilen bir yöntem değildir. Zaten hali hazırda ekonomi, cari açık verirken eldeki gelir yaratan varlıklar fona aktarılmaz, onlar devlet garantisi yani hazinenin varlıklarıdır. Hele hele kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yatırım yapılamaz seviyesine çekilen bir ekonomide, elinde bulunan varlıkların fona aktarılmasının tek sebebi Varlık Fonuna dayalı borçlanma isteğidir. Yani AKP, devletin varlıklarını ipoteğe çıkarmaya hazırlanmaktadır.

Türkiye Varlık Fonu, herhangi bir gelir fazlalığına dayanmamaktadır. Türkiye’nin yaratabildiği bir bütçe fazlası yoktur. Tam tersine son dönemlerde azaltılmış olsa da bütçe açığı ve cari açık veren, kamu emeklilik sisteminin açığını da bütçeden karşılayan bir sisteme sahiptir. Aslına bakılırsa Türkiye gibi bir ekonomiye sahip olan bir ülkenin varlık fonu oluşturmasına gerek de yoktur. Çünkü varlık fonu kurmak için gerekli fazlası yoktur. Ama bütçe fazlası vermeyince elinde var olan birikimi yani gelirleri hazinenin kontrolünde olan şirketleri, varlık fonuna aktararak güya ekonomide bütçe fazlası varmış gibi gösterip kredi derecelendirme şirketlerine iyi görünmeye çalışmaktadırlar. Ayrıca fona aktarılan varlıkların gelirleri sınırlanmış olduğu halde fon giderlerinin hangi alanlara yöneleceği konusunda hiçbir açıklamada bulunmamaktadır.

AKP hükümetinin kontrolünde olacak olan Varlık Fonu tıpkı hazine gibi içeriden ve dışarıdan borçlanmaya çıkacaktır. Böylece yeni aktarılacak kaynakların yanında yeni borçlanmalarla Varlık Fonu’unda 200 milyar dolar dolayında bir kaynak birikmesi hedefleniyor. Meclis ve Sayıştay denetimi olmadan, tıpkı bir özel şirket fonu gibi birikimi kullanmayı düşünen AKP hükümeti denetimi de neye göre yapacağı hakkında bilgi vermiyor.

Ülke gündeminde olan başkanlık sisteminin tek adamlık sistemi olacağı açıkken tüm kontrolleri mevcut hükümete bağlanmaya çalışılması bu sistemin ekonomik alt yapısının da oluşturulmaya çalışıldığının startını veriyor.

Hükümetin kamu kuruluşlarını Varlık Fonuna sevketmesi, içinde bulunduğu buhranın ne derece büyük olduğunu gösteriyor. Halkın emeğiyle, vergileriyle açılan kamu kuruluşlarını peşkeş çekmek hükümetinin son çırpınışlarını da açıklar nitelikte.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu