GüncelKadınMakaleler

KADINLARIN BİRLİĞİ | Örgütlenen Değil, Örgütleyen Olalım

Bir politika ne kadar doğru olursa olsun, kitlelerde ne kadar karşılık bulma zemini olursa olsun, o politikayı kitlelere taşıyacak atılgan kadrolar olmadığı sürece o politika gerçek değeri ile buluşamaz.

Kadın mücadelesinin gelişim seyri içinde kadınlara dair pek çok kavram açığa çıktı. Bu kavramlar bazen kadınlık halleri olarak taşıdıklarımızı bazen de erkek egemen baskılanmanın kadınlarda yarattığı etkiyi yansıttı. Toplumsal cinsiyet rollerinin yaratmış olduğu sonuçlar bunlar. Kadın mücadelesinin gelişip güçlenmesine paralel olarak da bu kavramların hepsi kadınların güçlenmesi temel hedefi ile tek tek yeniden tartışıldı ya da tanımlandı. Üstelik bu biten bir işte değil. Çünkü erkek egemenliğinin yarattığı manipülasyonlar kadınları ve kadın mücadelesini güçlendiren bütün etkileri tahrip etmeye odaklanıyor.

Tüm bu tahribattan ya da erkek egemen düzenin yaydığı manipülasyondan mücadelemizi, yoldaşlığımızı, kadın kimliğimizi vb. korumak için biriktirdiğimiz, defalarca tartıştığımız, netleştirdiğimiz, bu bizim için artık bitmiştir dediğimiz şeyleri bile dönüp dönüp tekrar tartışma ihtiyacı açığa çıkabiliyor. Doğrularımız değişebiliyor, ele alışlarımız farklılaşabiliyor, yöntemlerimiz değişebiliyor, ihtiyaçlarımız değişebiliyor veya bütün bunlar aynı kalsa bile ilişkilendiğimiz insanlar değişiyor ve bu pek çok şeyi değiştiriyor veya içinde bulunduğumuz politik atmosfer sürekli değişiyor, bu değişirken kendisiyle birlikte pek çok şeyi de değiştiriyor.

Tüm bu değişkenler karşısında kendine yeniden biçim vermek çoğu zaman zorunluluk olarak kendini dayatıyor. Bunu başaramamak ise kitlelerden kopmakla, yabancılaşmakla, kendi gerçekliğini tanımlayamamakla vs. sonuçlanabiliyor. Bu yüzden en fazla kadınlar olarak bu tartışmaları yapmaya ihtiyaç var. Kadın mücadelesinin değiştirici güç olma potansiyeli bu konudaki açıklığı aynı zamanda onu bu vb. konularda ilk adımı atan olmaya yaklaştırıyor.

Güncel anlamda en yaygın olarak inisiyatif, özgüven, misyon ve türevi olan kavramları dönüp dönüp tartışma ihtiyacı hissediyoruz. Çünkü pratikte varlığı veya yokluğu en hızlı hissedilen olgulardan söz ediyoruz. Başka bir deyişle varlığı veya yokluğu hareket etmemizi ve bu hareketin niteliğini belirliyor.

Pratik anlamda hareketlendiren örgütsel anlamda da daha bütünlüklü ve sistemli düşünmeyi sağlayan çalışma tarzını hayata geçirmenin ayrılmaz bir parçası olarak inisiyatif almayı, sorumluluk duygusunun güçlenmesini, sessizliği ilk bozan olmayı veya bir tartışmaya, bir işe son noktayı koyan olmayı tartışmak gerekiyor.

Bir politika ne kadar doğru olursa olsun, kitlelerde ne kadar karşılık bulma zemini olursa olsun, o politikayı kitlelere taşıyacak atılgan kadrolar olmadığı sürece o politika gerçek değeri ile buluşamaz.

Bazen bir politika belirlenirken, bazen yol-yöntemde tıkandığımızda, bazen bir sessizliğin parçalanmasında, bazen dağınık bir tartışmanın toparlanmasında, bazen bir kararsızlığın dağıtılmasında, bazen okurken, bazen yazarken söz konusu inisiyatife ihtiyaç duyuyoruz. İçinde bulunduğumuz ve çıkış yolu bulmakta güçlük çektiğimiz yolu bize açacak bir güce ihtiyaç hissediyoruz. Bu kadınlar bakımından pek çok yönüyle olağan.

Ancak unutmamalıyız ki bu olağanlık uzun erimli mücadelemizde değiştirmeyi hedeflediğimiz ilk şey. Çünkü bu olağanlık erkek egemenliğinin, toplumsal cinsiyet rollerinin kadınları yaşamı, toplumu, dünyayı değiştirme eyleminden yalıtmak için dizayn edilmiş. Bu yüzden bu olağanlıkla çelişkilerimiz uzlaşmaz. Uzlaşmamanın bir sonucu olarak kadın mücadelemizin en temel kavramları, kadın bilincinin gelişiminin ilk basamağı haline geldi bu kavramlar.

Katettiğimiz mesafeyi yok saymamakla birlikte eksik bıraktığımız noktalara odaklanmalıyız. Tüm bunlarda güçlenmek amacıyla hareketimizi sürdürmeliyiz. Bütün bunları bugünün ihtiyacı ile birlikte tartışma yönümüzü geliştirmeliyiz. Dün bir gelişim olan adımlar bugünün ihtiyacını karşılamayabilir. Bu yüzden değişimi ve ilerlemeyi kendimiz için sürekli kılmalıyız. Buradan açığa çıkacak enerji içinde bulunduğu her şeyi değiştirme ve geliştirme potansiyeli de taşır.

Her birimizin dahil olduğumuz her işe, çalışmaya bu gözle bakmayı öğrenmesi gerekiyor. Örgütlenen değil, örgütleyen olduğumuz bilinci ile yaşamımızı, mücadelemizi, insanlarla kurduğumuz ilişkileri, olayları ele alışımızı, düşünüş biçimimizi irdelemeliyiz. Bunu yapabildiğimiz oranda eksiklerimizi daha hızlı bulabiliriz, onlardan korkmak, üstünü örmek yerine değiştirmek için mücadele etmeye başlayabiliriz.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu