GüncelManşet

2012’de kadının doğurgalığına ve cinselliğine yönelik denetimler

Zaman akar geçer kuşkusuz ama neyi, ne kadar ve nasıl yaşayacağına en son kadınlar karar verir. Onlara ait olan şey sözün bittiği yerde başlayan, yaşanılmamış ve zor yoluyla dayatılan hayatlardır. 2012’yi geride bırakırken zamanın ruhuna kadınlar cephesinden dokunalım dedik. Çünkü geride bıraktığımız bu yıl kadınları bir cendere içerisine sokmaya çalıştı.

Erkek egemen tahakküm araçları kadın bedenine, cinselliğine ve doğurganlığına yönelik kapsamlı bir saldırı düzenledi. Tayyip’in “her kürtaj bir Uludere’dir” saçmalığıyla yasaklamaya çalıştığı kürtaj, kadının kendi bedeni üzerindeki söz hakkının elinden alınmasıydı. Çeşitli nüfus planlamaları, milliyetçi güç gösterileri ve kapitalizmin genç ve ucuz iş gücü talebiyle doğrudan ilişkili olarak kadınlar birer kuluçka makinesine indirgenmeye çalışılıyordu. Hayati riskleri, sağlık durumları, anne olmayı isteyip istememeleri ve hatta tecavüz gebeliği olup olmamasının bir önemi yoktu özünde.

GEBLİZ’le kadınlar mağdur edildi

Ardından GEBLİZ sistemiyle kadınların mahremiyetlerinin hiçe sayıldığını, kullanılan doğum kontrol yöntemlerinin sağlık bakanlığı tarafından bir bilgi havuzunda toplandığını öğrendik. Bu bilgiler niye toplanıyor, nerede kullanılacak kimse cevabını tam olarak vermedi. Sağlık Bakanlığı’nın her ne olursa olsun bu bilgileri toplama hakkı yoktu, olamazdı.

Dahası vardı, evli-bekar hamile kalıp gebeliğini sonlandıran veyahut sistem tarafından gebelik takipli tüm kadınlara ve ailelerine SMS ve farklı yöntemlerle haber verildi. Kendisine ait olan ve yalnızca kendisini ilgilendiren bu durumu ailesiyle paylaşmayan ve paylaşmak zorunda olmayan kadınlar büyük mağduriyet yaşadı. Devlet kadınların cinsellikleri ve doğurganlıkları üzerindeki özerkliği denetim altına almaya çalışarak kadınları fişledi.

Kadınlar sokakta

Kadın örgütleri bu saldırılara sessiz kalmadı kuşkusuz. Ortak platform çevresinde İstanbul’da ve birçok ilde eş zamanlı eylemlilikler örgütlendi. Çeşitli çalışmalar, imza kampanyaları yürütüldü. Gündemden düşmesiyle birlikte eylemliliklerin coşkusu azalsa ve ivme kaybetse de hatırı sayılır bir kadın kitlesi harekete geçirildi.

Kürtajın yasaklanması yasalarla somutlanmadı ama tartışmalar bile fiilen yapılmamasına ve yasak konumuna düşürdü. En son kamuoyuna yansıyan habere göre ise Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı “Üreme Sağlığı Yasa Taslağı”na ilişkin çalışmalarını tamamlamış.

Yasadışı kürtaj yapan hekimlere verilecek cezalar ve yasal kürtaj süresi geçtikten sonra bebeği kendisi düşüren kadına verilecek cezalar ikiye katlanıyor. İsteğe bağlı kürtaj için 10 haftalık süre korunuyor ama nerede, hangi prosedürlerle olacağına dair getirilen şartlar ve doktor-kadın üzerindeki psikolojik baskı göz önüne alınırsa (çocuğun kalp atışlarını dinletme kuralı gibi) fiilen zorlaştırılıyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu