GüncelManşet

20 yıl geçti Lice’nin üzerinden… (1)

‘Tüm evler ateşe verildi’

YASİN KOBULAN

DİYARBAKIR (DİHA) – Lice’de 22 Ekim 1993 tarihinde askerler tarafından gerçekleştirilen katliamın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen acılar ilk günkü gibi tazeliğini ve canlılığını koruyor. Lice katliamının tanıklarından Mustafa Eşer, olayların çıktığı ikinci günün sabahında askerlerin tüm ilçeyi ablukaya aldığını, evleri boşalttıktan sonra tüm evleri ateşe verdiğini belirtirken sonraki gün mahallelerine vardıklarında tüm mahallenin kül olduğunu söyledi.

Lice katliamı, bir generale yönelik suikast sonrası bir ilçenin yakılışını ve yıkılışını anlatan bölgenin yakın tarihindeki en kanlı trajedilerden biri. 20 yıl önce gerçekleştirilen katliam sanki dün yapılmış gibi hala hafızalarda canlı. 22 Ekim 1993 tarihinde çatışma olduğu gerekçesiyle Lice’ye giden Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, kanas marka suikast silahıyla vurularak hayatını kaybetti. 22 Ekim’de ilçede başlayan çatışmalar, 26 Ekim gününe kadar devam etti. Çatışmaların sürdüğü 4 gün boyunca giriş-çıkış yasağının uygulandığı ilçede çıkan olaylarda resmi kayıtlara göre, 20 kişi hayatını kaybederken, 401 konuttan 302’sine tam, 86’sına orta, 13’üne de az hasarlı raporu verildi.

Askerin yaptığı saldırı PKK’ye mal edilmek istendi

Bölgenin boşaltılan ilk ilçesi olan Lice’deki katliamda binlerce asker yer aldı. Katliam sonrası adeta yıkık bir kent görünümünde olan Lice sakinleri ilçeyi terk etmek zorunda kaldı. Devlet açık asker saldırısına rağmen saldırıları PKK’nin yaptığını duyurdu. Katliamdan sonra devlet yetkilileri “Olayda 9 kişi ölmüştür”, “Olay karşısında zarar gören vatandaşların zararları karşılanacaktır” diyerek olayları gizlemeye çalıştı. Saldırının ardından 9 bin 600 nüfuslu ilçeden geriye sadece 300 kişi kaldı. İlçeden göç edenler, Diyarbakır ve çevre illere yerleşti.

Devlet katliamı çatışma olarak gösterdi

Operasyon ilk gün kamuoyuna sıkça yaşanan “olağan” bir çatışma şeklinde yansıtıldı. Ancak Tuğgeneral Bahtiyar Aydin’ın olay yerine gelirken ölmesinin devletin Lice’ye daha fazla saldırı düzenlemesi için bir zemin oluşturduğu ve Aydın’ın öldürülmesini lice katliamıı 1katliama gerekçe olarak kullandığı değerlendirmesi yapılıyor. Devlet bu şekilde “çatışma senaryosunu” sürdürmeye çalıştı. Katliamın ardından Lice’ye çeşitli kurumlardan oluşturulan heyetlerin gitmesi sonrasında gözlemlerini kamuoyuna açıklamalarıyla devletin “çatışma” senaryosu yerini katliama bıraktı.

Baykal’ın içinde bulunduğu CHP heyeti ilçeye sokulmadı

Lice katliamının yaşandığı gün partisinin 7. Bölge Toplantısı’na katılmak için Diyarbakır’a gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genel Başkan Yardımcısı Erol Çevikçe, Genel Sekreter Ertuğrul Günay, Antep Milletvekili Mustafa Doğan, İzmir Milletvekili Veli Aksoy ve 6 milletvekili ile birlikte olaydan bir gün sonra Lice’ye hareket etti. Heyetin önü ilçeye 30 km mesafedeki Karaz köyü yakınlarında durduruldu. Askeri yetkililer heyetin kesinlikle ilçeye alınmayacağını belirtirken, CHP heyetinin Ankara’da bulunan hükümet yetkilileri ile yaptığı görüşmeler sonrasında ilçeye gidişlerine izin verilmişti. Bunun üzerine heyetin içinde bulunduğu araç Lice’ye doğru yeniden yola çıktı. Lice’ye 7 km kala özel timler tarafından durdurulan heyet, ilçeye giriş yasağı bulunduğu gerekçesiyle geri çevrildi.

‘Askerler sokak ortasında kadını vurdular’

Lice katliamının tanıklarından Mustafa Eşer, 22 Ekim 1993 tarihinde sabah saatlerinde çarşı merkezinde bulundukları esnada Lice’nin güney tarafından silah sesleri geldiğini ve silah sesleri yoğunlaşınca kendilerini Kali Mahallesi Camisi’ne zorla atabildiklerini söyledi. Gün boyu evine gidemediğini belirten Eşer, “Karanlık çökmek üzereyken sokak aralarından evime varmaya çalışırken, İlçe Jandarma Karakolu’ndan açılan ateş sonucu sokak ortasında Kudret Ergün adlı bir kadın vurularak yaşamını yitirdi. Ben cesede karışmadan yoğun silah sesleri altında evime ulaştım ve sabaha kadar uyuyamadık. Sabahın ilk saatlerinde de zaten askerler bütün ilçeyi abluka altına aldı. Askerler herkesi evlerinden çıkardıktan sonra tüm evleri eşyalarla birlikte ateşe verdi. Evlerinden çıkarılan halk İlçe Emniyet Amirliği’nin yanında bulunan tarlaya götürüldü ve burada halka eziyet, işkence ve hakaret ettiler” ifadesinde bulundu.

‘Bütün mahalle kül olmuştu’

Olayın ikinci günü olan 23 Ekim 1993 günü akşam saatlerine kadar Lice Emniyet Amirliği önündeki arazide bekletildikten sonra akşamüstü serbest bıraktıklarını ve evlerine vardıkların da bütün mahallenin yakılarak kül olduğunu belirten Eşer, “Olaydan üç gün sonra Lice-Diyarbakır yolu açılınca birkaç gün içinde Lice’nin yarısından fazlası ilçeyi terk etti. Lice hayalet ilçe haline geldi. Yıllarca akrabalarımızın evinde kaldık. Yoksulluklar yaşadık. Katliamdan bahsedildiği her gün aynı acıları tekrardan yaşıyorum” dedi.

lice katliamıı 2Lice katliamı yaşandığı dönemde 14 yaşında olan Baki Akman adlı yurttaş da, sabah saatlerinde hayvanlarını otlatmaya çıkardığı esnada askerler tarafından ilçenin tarandığını belirtti. Kendisini zorla eve attığını ifade eden Akman, “Bizim ev taştan olduğu için daha güvenli sayılıyordu. Bundan kaynaklı da komşularımızın hepsi bizim eve toplandı. Sabaha kadar burada kaldık. Kimse dışarı bile çıkmadı. Sabahın erken saatlerinde askerler evi bastı ve orada bulunan herkesi evden çıkararak İlçe Emniyet Müdürlüğü yanında bulunan boş alana götürdüler. Biz çarşıdan geçerken birçok dükkanın yakıldığını gördük. Geçtiğimiz sokaklarda katledilmiş insan cesetleri vardı. Akşama kadar toplandığımız yerde beklettiler ve burada birçok hakarete maruz kaldık. Akşama doğru bizi bıraktılar. Çarşıya vardığımızda tüm çarşının yandığını gördük. Olaylar son bulduktan 3 gün sora ilçeyi terk ederek Diyarbakır’a yerleştik. Bir süre Diyarbakır’da kaldıktan sonra tekrardan Lice’ye döndük. O günden bugüne kadar her dışarıya çıktığımda sanki o anları tekrar yaşıyorum” dedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu